1. ÜNİTE: 17. YÜZYIL (DURAKLAMA DÖNEMİ / DEĞİŞEN
DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ)
KONU 1: 17. YÜZYILIN (DURAKLAMA DÖNEMİ) GENEL ÖZELLİKLERİ
Osmanlı tarihinde;
· 1579 Sokullu Mehmet Paşanın ölümü ile başlayıp
· 1699 Karlofça antlaşmasına kadar süren döneme duraklama
dönemi denir.
Bu dönemde:
· Osmanlı devleti Kurulduğundan beri izlediği FETİH /
GENİŞLEME siyasetini sürdürmüştür.
· Bu amaçla başta Avusturya ve İran, olmak üzere Rusya,
Venedik, Lehistan ile uzun, sonuçsuz
ve
masraflı savaşlar yapılmıştır.
· Bu yüzyılın genelinde Batıda Avusturya ile mücadele
edilirken, Doğuda da İran’la mücadele
edilmiştir.
Avusturya
· Kanuni Devrinde Macaristan hâkimiyeti ve Orta Avrupa'ya
egemen olmak için başlayan
mücadele
bu yüzyılda da devam etmiştir.
· Ancak yükselme devrinde üstünlüğümüzü kabul ettirdiğimiz
Avusturya'ya karşı önce bu
üstünlüğü
kaybederiz ( ZİTVATORUK );
· Sonrasında ise Avusturya'nın üstün olduğunu kabul ederiz
(KARLOFÇA)
İran'daki Şii Safevi devleti
· Mücadele Yavuz Sultan Selim döneminde başlamıştı.
· Bu yüzyılda da Safevi devleti Osmanlı Devleti'nin içerde
yaşadığı Celali İsyanlarını ve
Avusturya
ile savaşlarını kollayarak sürekli saldırılar düzenlemiştir.
Duraklama döneminin bir diğer özelliği neredeyse her alanda görülen
bozulmalar olmuştur.
· Bozulmaların içeriden kaynaklanan sebepleri olduğu gibi,
Avrupa'da yaşanan
gelişmelerinde
etkisi vardır.
· Osmanlı Devlet yöneticileri dışarıdaki gelişmeler ile pek
ilgilenmemiş, bu da devletin değişen
dünyaya
ayak uydurmasında sıkıntılar yaşanmasına neden olmuştur.
Bozulmalar nedeniyle bu yüzyılda pek çok isyan çıkmıştır.
· Bu isyanlar ise bozulmanın şiddetini daha da artırmıştır.
İlk Islahatlar
· Bu dönemin diğer özelliği savaşlarda alınan
başarısızlıklar ve isyanlar sebebiyle devlet
adamlarının
Osmanlı tarihinin ilk ıslahatlarını yapmasıdır.
· Ancak ıslahatlar değişmek için değil de Yükselme
dönemindeki ideal düzene geri
dönmeyi
amaç edinir.
· Bu yüzyıl Osmanlı devlet yöneticileri için "ARAYIŞ
YILLARI"dır. Her açıdan işlerin yolunda
gitmediğinin
farkına varan yöneticiler, bunun gerçek sebeplerini bulmanın uzağında
kalmışlardır.
KONU 2: DURAKLAMANIN NEDENLERİ
İÇ NEDENLER:
a) Merkezi Yönetimin Bozulması
1. Veraset sisteminin değişmesi - kafes usulüne geçilmesi.
· Osmanlıda uygulanan veraset sistemi 1. Ahmet döneminde Ekber ve Erşat usulüne
geçilmesiyle
değişti.
· Bu usulün mecburi bir sonucu olarak şehzadeler kafes usulü ile
yetişmeye başladı.
Bunun sonucunda:
· Devlet yönetiminde ilgisiz ve tecrübesiz kişiler padişah
oldu.
· Padişahlar çevresini, halkı, dünyayı tanımayan insanlar
haline geldi.
· Saray kadınlarının yönetimde etkisi arttı.
· Akıl ve ruh sağlığı bozuk Padişahlar ortaya çıktı.
· Yönetimde çıkar grupları etkili olmaya başladı.
2. Devlet adamlarını liyakat (layık olmak, hak etmek) ile değil rüşvetle,
iltimasla (Adam kayırma,
torpil) göreve gelmeleri.
b) Ordunun bozulması: https://tarihdersi.net/
1. Kapıkulu ordusunun bozulması
· Coğrafi keşiflerin sonucunda ülkede ortaya çıkan enflasyon
yeniçerilerin aldıkları maaşların
yetmemesine
neden oldu.
· Bundan dolayı yeniçeriler kanunları çiğneyerek ticaret
yapamaya ve evlenmeye başladılar.
· 3. Murat döneminde devşirme kanuna aykırı olarak ocağa
asker alındı. (Oğlunun sünnet
törenine
gelen Soytarı, cambaz ve hokkabazların deftere yeniçeri olarak yazılmalarını
sağlamıştır.)
· "Ocak devlet içindir" anlayışı "Devlet ocak içindir" anlayışına
döndü.
· Böylece zamanı ve teknolojiyi takip etmeyen, kendini
yetiştirmeyen, haremin ve devlet
adamlarının
kolayca etkisinde kalan, amacı devlete hizmet etmek olamayan askerler haline
geldiler.
2. Tımar (Eyalet) ordusunun bozulması
· Coğrafi keşifler ile birlikte toprağın yerini paranın
alması toprağı iyi değerlendirme üzerine
kurulu
tımar sistemini işlemez hale getirdi.
· Tımarlı sipahiler daha fazla para kazanmak için hileli
yollara başvurdular. Yetiştirmesi gereken
askere
çok masraf yapmamanın yollarını aradılar. Köylüden daha fazla vergi aldılar.
v.s.
· Ülkede ortaya çıkan enflasyonun devletin sıcak para
ihtiyacını artırdı. Bu yüzden tımarlar
iltizama
çevrilmeye başladı.
· Böylece işsiz kalan tımarlı sipahiler eşkıya oldular.
· Tımarların layık olamayanlara verilmesi ve devletin tüm
kurumlarında görülen bozulmalar
tımar
sisteminde de görüldü.
c) Ekonominin bozulması
· Coğrafi keşiflere bağlı olarak ipek ve baharat yolunun
önemini kaybetmesi ve buna bağlı
olarak
devletin gümrük gelirinin azalması.
· Coğrafi keşiflerle Avrupa'ya taşınan altın, gümüş kaçak
olarak Osmanlı'ya girdi
böylece
enflasyona neden oldu. Bu enflasyonda en çok devlet ve devletten doğrudan maaş
alanlar
etkilendi.
· Coğrafi keşifler ile birlikte toprağın yerini paranın
alması Osmanlı ekonomik sistemini
işleyemez
hale getirdi. Avrupa'da Merkantilizm geçerli olurken, Osmanlı Devletinde bunun
tam
tersi bir ekonomik sistem olan "BOLLUK EKONOMİSİ / İAŞECİLİK"
geçerlidir.
· Enflasyona bağlı olarak vergilerin artması köylünün
toprağı terk etmesini buda tarımsal
üretimin
azalmasına neden oldu.
· Savaşlarda eskisi gibi başarı kazanılmaması buna karşılık
savaşların getirdiği büyük
harcamalar.
· Yeniçerilerin etkisinin ve sayısının artmasına bağlı
olarak ulufe ve cülus maaşların artması.
· Saray masraflarının, lüks ve israfın artması.
d) Eğitimin bozulması
· Köyden kente göç sonucunda vergi ödemek istemeyenler
medreselere doluşması ve böylece
medreselerdeki
eğitimin ve kalitenin bozulması.
· Beşik Ulemalığı’nın ortaya
çıkması. (Babası Ulema olan bir çocuğun doğuştan ulema
sayılması)
· Medreselerde pozitif bilimlerden terk edilerek dini
bilimlere ağırlık verilmesi.
e) Sosyal alandaki bozulmalar
· Devlet adamlarının rüşvet ile iş görür hale gelmesi ve
· Celali isyanları halkın devlete olan güvenini azaltmıştır
· Böylece köylü toprağı terk edip kente göç etmiştir.
· Bu hem köylerin boşalmasına, üretimin azalmasına hem de
şehirlerde işsizliğin artmasına,
asayişin
bozulmasına neden olmuştur.
· Merkezi otoritenin zayıflaması ve iş bilmeyen devlet
adamalarının eyaletlere
gönderilmesi
eyalet isyanlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
2.DIŞ NEDENLER
· Osmanlı Devletinin doğal sınırlarına ulaşması. Yani
Devletin genişlemesine engel olacak doğal
sınırlara
ulaşılmıştı. (Çöller, Okyanuslar,)
· Avrupa’da feodalitenin yerine güçlü merkezi krallıkların
kurulması.
· Coğrafi keşifler.
· Avrupalıların Rönesans ve Reformla hem düşünce anlamında
hem de bilim ve teknolojide kat
ettiği
ilerleme.
KONU 3: 17. YÜZYIL İSYANLARI
A. İSTANBUL İSYANLARI
· Genelde Yeniçerilerin çıkardığı isyanlardır.
· Bu yüzyılda yeniçeriler türlü çıkar grupları
tarafından
kullanılmış ve pek çok defa isyan
etmişleridir.
· Yeniçeriler bu isyanlarda bazen diğer askeri
ocakları,
bazen Ulema'yı, bazen ise
halkı
yanlarına almayı başarmışlardır.
İSTANBUL İSYANLARI’NIN NEDENLERİ
· Merkezi otoritenin bozulması,
· Yeniçeri Ocağı’nda disiplinin bozulması nedeniyle
"devlet ocak içindir." anlayışının kabul
görmesi,
· Ekonominin bozulmuş olması nedeniyle Yeniçerilere düşük
ayarlı parayla (KELP AKÇE ya da
KIRPIK
AKÇE) ulufe dağıtılması
· Ulufe ve cülus bahşişlerinin aksaması
· Devşirme asıllı bazı devlet adamlarının ve Harem'in
kişisel çıkarları nedeniyle Yeniçeri Ocağı’nı
kullanmaları
NOT: Ulufe: Yeniçerilerin üç ayda bir aldıkları maaşa denir.
NOT: Cülus Bahşişi: Bir padişahın tahta çıkması (CÜLUS ETMESİ) nedeniyle
Kapıkullarına dağıtılan
bahşiştir.
İlk kez Fatih Sultan Mehmet tarafından dağıtılan bu bahşiş bir gelenek haline gelmiştir.
BU YÜZYILDAKİ BELLİ BAŞLI İSYANLAR
III. Murat döneminde
· Kapıkulu Askerleri ve maaşlarının ayarı düşük paradan
verileceğini duyan Yeniçeriler isyan
ederek
defterdarın öldürülmesini istediler.
· İstekleri kabul edilince isyan büyümeden sona erdi.
II. Osman (Genç Osman)
· 1622 yılında II. Osman’ın Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak
istediğini öğrenen Yeniçeriler, II.
Osman’ı
tahttan indirerek öldürdüler.
Sultan II. Osman'ın Öldürülmesi:
Genç
Osman, Sultan I. Ahmet'in en büyük ve Kösem Sultan'dan olmayan oğludur. Kösem
Sultan, onu
çocuklarından
ayırmamış, amcası I. Mustafa'nın akıl sağlığı yerinde olmadığı için tahttan
indirilmesinde
ve Osman'ın tahta çıkmasında da etkili olmuştur. Ancak Sultan Osman oldukça
Genç ve
tecrübesizdir.
Hotin seferi dönüşünde Yeniçeri ocağını kaldırmaya karar vermesi ve bunun
yeniçerilerin
kulağına gitmesi sonucu
yeniçerilerin
düşmanlığını kazanır. Ayrıca
Şeyhülislam'ın
yetkilerini kısıtlamaya çalışır. Bu
da
Ulema'nın düşmanlığına neden olur. Tüm
bunların
üzerine Kösem Sultan'dan olma kardeşi
Mehmet'i
boğdurması Kösem Sultan'ın
dolayısıyla
Harem'in de ona düşman olmasına
neden
olur. Ayrıca İstanbul halkı, çok uzun ve
şiddetli
süren kışın Sultan Osman'ın tekrar
kardeş
katlini getirmesine bağlar. Sonuç olarak
İstanbul'da
yapayalnız kalmıştır.
İsyan
Sultan Osman'ın Hacca gitme bahanesiyle
İstanbul'dan
ayrılmak istemesi ile başlar. Sultan Osman bu bahane ile İstanbul'dan
ayrılacak, Anadolu
ve
Suriye'den topladığı askerlerle yeniçeri Ocağını kaldıracaktır. Ayaklanan
yeniçeriler saraya girerek
bazı
devlet adamlarını öldürdüler. Sultan Osman'ın yerine amcası I. Mustafa'yı tahta
çıkardılar. O an
için
isyancıların çoğu Sultan Osman'ı öldürmek gibi bir düşünceye sahip değildi.
Ancak isyanın
elebaşları
onu YEDİKULE ZİNDANLARINA götürerek orada boğdular.
· Bu isyan, Yeniçerilerin ne kadar kontrolden çıktıklarının
en büyük ispatıdır.
IV. Murat
· Küçük yaşta tahta geçen IV. Murat’a gözdağı vermek isteyen
Yeniçeriler ve sipahiler cülus
bahşişi
alamadıkları için ayaklandılar.
· Hazinede yeterli miktarda para olmadığı için saraydaki
altın ve gümüş eşyalar eritilerek
bastırılan
paralarla bahşişler dağıtılınca isyan sona erdi.
· Yine IV. Murat döneminde 1632’de Yeniçerilerin aleyhinde
fikirlere sahip olan bazı devlet
adamlarının
görevden alınmasını isteyen Yeniçeriler ayaklandı.
· Padişahın gözü önünde Sadrazam Hafız Ahmet Paşa’yı
öldürdüler. Ancak IV. Murat otoritesini
kurunca
Yeniçerilerin elebaşlarını idam ettirdi.
IV. Mehmet
· IV. Mehmet’e karşı Yeniçeriler, aylıklarının ayarı düşük
parayla verilmesini gerekçe göstererek
isyan
çıkardılar.
· Yeniçerilerin istediği devlet görevlilerinin idamı ile
sona eren 1656’daki bu
ayaklanmaya
“Vakayı Vakvakiye” (Çınar Vakası) denildi.
ÇINAR VAKASI:
IV.
Mehmet çok küçük yaşta padişah olmuştur. Kendisinden önceki gelişmelerin de
etkisi ile devlet,
çıkar
gruplarının, Haremin etkisi altındaydı. İsyancılar Sarayın kapısına dayanarak
padişahtan otuz
kadar
devlet adamının kendilerine teslim
edilmesini
istediler. Padişah bu devlet
adamlarını
isyancılara vermek zorunda kaldı.
İsyancılar
bu devlet adamlarını Sultan Ahmet
Meydanındaki
çınar ağacına astılar. Ağaç bu
görüntüsü
ile İran mitolojisinde cehennemde
bulunan
ve meyveleri insan başı şeklinde olan
Vakvak
ağacına benzetildiği için "VAKAYI
VAKVAKİYE"
olarak anılmıştır.
II. Mustafa
· 1687 yılında yeniden ayaklanan Yeniçeriler, İstanbul’dan
çıkarak Edirne üzerine yürümüş ve II.
Mustafa'yı
tahttan indirerek yerine kardeşi III. Ahmet'i tahta çıkarmışlardır. (Edirne vakası)
EDİRNE VAKASI:
Padişah
II. Mustafa, devlet işleri ile ilgilenmeyip işlerin kontrolünü büyük oranda
Hocası ve danışmanı
Şeyhülislam
Feyzullah efendiye bırakmıştı. II. Mustafa Edirne'deki sarayda oturup avcılıkla
uğraşırken
Feyzullah
Efendi rüşvet, iltimas v.b herkesin tepkisini çekecek şekilde hareket ediyordu.
Tüm bunların
üstüne
Başkentin Edirne'ye alınacağı dedikodusu da çıkınca İstanbul'da isyan çıktı.
İsyancılar önce
Feyzullah
efendiyi parçaladılar. Ardından Edirne’ye yürüdüler. Sonuçta II. Mustafa
Tahttan indirildi.
Yerine
kardeşi III. Ahmet padişah oldu.
İSTANBUL İSYANLARI’NIN SONUÇLARI
· İsyancıların isteklerinin yerine getirilmesi,
· Merkezi otoritenin bozulmasına ve yeni isyanların
çıkmasına neden oldu.
· İstanbul isyanları sonucunda; başkentte can güvenliği
bozuldu.
· Devlet otoritesi sarsıldı.
· Yeniçeriler siyasette önemli bir konuma geldiler.
DİKKAT: İstanbul
isyanları başkentte meydana geldiği için ve devlet yönetimine müdahalesi olduğu
için
SİYASİ niteliklidir. Ancak bu isyanlar REJİMİ DEĞİŞTİRME amacı TAŞIMAZ. Ya da
HANEDAN’A karşı
değildir.
B. CELALİ İSYANLARI
· 16. ve özellikle 17. Yüzyılda Anadolu'da ortaya
çıkan
SOSYAL ve EKONOMİK nitelikli
isyanların
genel
adıdır.
· Celali İsyanları, ismini Yavuz Sultan Selim
döneminde
Tokat civarında isyan eden BOZOKLU
CELAL isimli
bir sipahiden alır.
· Ondan sonra onunkine benzer sebeplerle
Anadolu'da
ortaya çıkan tüm isyanlara bu isim
verilmiştir.
CELALİ İSYANLARI’NIN NEDENLERİ
· Merkezi otoritenin bozulması nedeniyle Anadolu’daki
olumsuzlukların giderilememesi,
· Osmanlı Devleti’nin İran’la ve Avusturya ile yaptığı
savaşların Anadolu’yu ekonomik yönden
olumsuz
etkilemesi,
· Asker kaçaklarının yakalanmamak için Anadolu’da çeteler
kurarak yağmalamalar yapması,
· Ekonominin bozuk olması nedeniyle vergilerin yükseltilmesi
· İltizam sisteminin yaygınlaştırılması nedeniyle tımarlı
sipahilerin azalması
· Bazı yerel yöneticilerin veya iltizam sahiplerinin, kendi
çıkarları için halktan ağır vergiler
almaya
başlaması ve halkın buna tepki göstermesi
İltizam Sistemi:
· Geliri önceden belirlenmiş bir toprağın vergi toplama hakkını
açık arttırma yoluyla kişilere
ihale
etmesidir.
· Bu sistemdeki toprağa mukataa ihaleyi kazanan kişiye ise
mültezim adı verilir. İltizam
genellikle
üçer yıllık süre ile ihale edilir, alının para direk olarak devlet hazinesine
gider.
Olumlu yönü:
· Devletin artan nakit para ihtiyacını karşılamak.
Olumsuz yönü:
· Genellikle ihaleler aynı kişiler tarafından alındığı için
Osmanlı taşrasında devlet otoritesine
rakip
olabilecek kişiler türemiştir. (ağa, ayan, eşraf)
· Tımarlı sipahilerin sayısı azaldığı için taşrada devlet
otoritesi zayıflamıştır.
· İhaleler 3 yıllığına verilmesine rağmen bu süre dolmadan
daha fazla para veren biri çıkarsa
devlet
mukataayı ona devreder. Bu mültezimin verdiği parayı bir an önce alması için
köylüğü
ezmesine,
köylünün de toprakları terk edip şehirlere göçmesine sebep olmuştur.
BAŞLICA CELALİ İSYANLARI
· Karayazıcı
· Kalenderoğlu
· Abaza Mehmet Paşa
· Tavil Ahmet
· Canbolatoğlu
· Katırcıoğlu
· Deli Hasan
· Gürcü Nebi
BÜYÜK KAÇGUN:
· 1575 ile 1610 yılları arasında Celali İsyanlarının tüm
Anadolu'ya yayılması sonucu köylülerin
üçte
ikisinin köyünü, toprağını terk ederek dağlara çekilmesi, buralarda kendisini
korumaya
çalışmasına
neden olan olaydır.
· Bu olay sonucunda Anadolu'da üretim neredeyse durma
noktasına gelmiştir.
· Anadolu'nun sosyal, ekonomik, kültürel yapısını derinden
etkilemiştir.
CELALİ İSYANLARI’NIN SONUÇLARI
· Köylüler, Anadolu’da can güvenliğinin sarsılması nedeniyle
topraklarını bırakarak şehirlere
göç
etmeye başladılar.
· Şehirlerde işsizlik sorunları ortaya çıktı.
· Tarımsal üretim azaldı.
· Tımarlı sipahilerin sayılarının azalması nedeniyle orduya
ücretli askerler alındı. (SEKBAN,
SARICA
SEKBAN)
· Halkın devlete olan güveni azaldı.
· Anadolu’da çok sayıda insan öldü.
· Vergiler düzenli toplanamadı.
NOT: İsyanların
zor kullanılarak bastırılması, isyanların temel nedenlerini ortadan
kaldırmadığı için
Celali
İsyanları sürekli olarak Osmanlı Devleti’ni meşgul etmiştir. Bazen de Abaza
Mehmet Paşa
örneğinde
olduğu gibi bastırmadığı isyanı durdurmak için taviz vermiş, İsyancıya Paşalık
vermiştir.
Yine
bu uygulamada yeni isyanlara örnek olmuştur.
NOT: Celali
İsyanları nedeniyle Osmanlı ordusunun bir kısmı sürekli olarak Anadolu’da
kaldığı için
cephelerdeki
askeri güç zayıfladı ve savaşlarda istenilen sonuçlar alınamadı.
DİKKAT: Celali
isyanları SOSYAL ve EKONOMİK içerikli isyanlardır. Celali İsyanlarını Siyasi
nitelik
taşımaz,
Bağımsız devlet kurma amacı yoktur. Bu yönleriyle İstanbul ve eyalet
isyanlarından ayrılır.
EYALET İSYANLARI
· 17. yüzyılda merkezi otoritenin zayıflaması sonucunda
merkezden uzak olan eyaletlerde de
isyanlar
çıkartmıştır.
· Bazen yerel yöneticiler bazen de yönetimden şikâyetçi
olanlar isyan çıkartmıştır.
BAŞLICA EYALET İSYANLARI
· Sivas Valisi Vardar Ali Paşa,
· Erzurum Valisi Abaza Mehmet Paşa,
· Lübnan’da Dürzi lider Fahreddin ve
· Halep’te Beylerbeyi Canbolatoğlu Ali Paşa isyanları ile;
· Bağdat,
· Yemen,
· Eflak,
· Boğdan,
· Erdel,
· Trablusgarp ve
· Kırım’da çıkan isyanlar bunlara örnek olarak
gösterilebilir.
SONUÇ:
· İsyanlar zor kullanılarak veya isyancılara karşı taviz
verilerek bastırılmaya çalışılmıştır.
DİKKAT:
· Eyalet isyanlarının en ayırt edici özelliği BAĞIMSIZ
DEVLET KURMA amacı taşımasıdır.
· Yalnız burada dikkat etmemiz gereken konu, bu isyanların
ortaya çıkmasında MİLLİYETÇİLİK
fikrinin
hiçbir etkisinin olmamasıdır.
· Çünkü henüz milliyetçilik fikri yoktur.
KONU 4: 17. YÜZYIL (DURAKLAMA DÖNEMİ) SİYASİ OLAYLARI
OSMANLI / İRAN İLİŞKİLERİ (SAFEVİLER)
· Osmanlı Devleti ile İran'daki Şii Safevi Devleti
arasındaki düşmanlık Yavuz Sultan Selim, hatta
Sultan
II. Bayezid devrinde başlamıştır.
· Safevi devleti 17. yüzyıl boyunca Osmanlı Devletine en çok
sorun çıkaran devletlerden birisi
olmuştur.
· Safevi devleti, Osmanlı Devleti'nin Avusturya ile
savaşlarından veya Celali isyanlarından
yararlanarak
Osmanlı topraklarına saldırmıştır.
1) 1577-1590 Osmanlı – İran savaşları ve FERHAT PAŞA ANTLAŞMASI
· Savaşlar Osmanlı Devletinin galibiyeti ile sonuçlandı.
· Sonucunda 1590 Ferhat Paşa Antlaşması imzalandı.
· İran, Azerbaycan ve Gürcistan’ı Osmanlıya bıraktı.
NOT: Doğuda
en geniş sınırlarına ulaştığı antlaşma.
2) 1603-1612 Osmanlı-İran savaşları ve NASUH ANTLAŞMASI
· Safevi Devleti'nin Ferhat Paşa Antlaşmasında verdiği
yerleri geri almak için saldırmasıyla
savaşlar
başlamıştır.
· Osmanlı Devleti, hem Avusturya ile savaşta olduğu için,
hem de Celali isyanları nedeniyle
Nasuh
Paşa Antlaşmasını kabul etmiştir.
Bu antlaşma ile
· Osmanlı Devleti, Ferhat Paşada aldığı yerleri geri verdi.
· Buna karşılık İran da 200 deve yükü ipek ödemeyi kabul
etti.
3) 1617-1618 Osmanlı-İran savaşları ve SERAV ANTLAŞMASI
· İran 200 deve yükü ipeği vermeyince savaş çıktı.
· İran 100 deve yükü ipeği ödemeyi kabul etti.
4) 1624-1639 Osmanlı-İran savaşları ve KASR-I ŞİRİN ANTLAŞMASI
· İran’ın Bağdat’a saldırması üzerine savaşlar
başlamış.
· 4. Murat Bağdat ve Revan seferleri düzenlemiştir.
· Savaş, Osmanlının galibiyeti ile sonuçlanmış ve Kars-ı
Şirin
Antlaşması imzalanmıştır.
· Buna göre Zağroz dağları iki ülke arasında sınır
olacak.
ÖNEMİ: Bugünkü
Türkiye-İran sınırı çizilmiştir.
OSMANLI-LEHİSTAN İLİŞKİLERİ:
· Lehistan Yükselme döneminin sonlarında Osmanlı himayesine
girmişti.
· Ancak 17. yüzyılda bu himayeden çıktığı gibi Osmanlı
Devleti'nin aleyhine Doğu Avrupa'da
faaliyetlere
başlamıştır.
DİKKAT: Lehistan
bugünkü POLONYA'dır. Lehistan'ın Osmanlı Devletine tek sorun yarattığı dönem
17.
yüzyıldır.
18. yüzyılda Rusya tarafından işgal edildiğinde yine Osmanlı Devletinden yardım
isteyecektir.
1. Hotin Seferi ve HOTİN
ANTLAŞMASI
· Osmanlı himayesinden kurtulan Lehistan, Eflak ve Boğdan’ın
iç işlerine karışınca
· Hotin seferine çıkan Genç Osman Hotin kalesini kuşatmış
ancak yeniçerilerin disiplinsizliği
nedeniyle
Hotin alınamamış ve antlaşma imzalanmıştır.
· Lehistan, Eflak ve Boğdan’ın Osmanlıya ait olduğu ve vergi
ödemeyi kabul etti.
NOT: Genç
Osman bu seferden sonra yeniçeri ocağını kaldırmaya karar vermiştir.
2.1672-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşları ve BUCAŞ ANTLAŞMASI
· Lehistan’ın Osmanlı himayesindeki Ukrayna
kazaklarına
saldırması üzerine sefere çıkan
4.Mehmet
Lehistan’ı yendi ve Bucaş
antlaşmasını
imzaladı.
· Galibiyette Sadrazam KÖPRÜLÜ FAZIL AHMET
PAŞA'nın
payı büyüktür.
· Antlaşmaya göre; Lehistan,
Podolya arazisini
Osmanlı’ya
bıraktı.
ÖNEMİ:
· Bu antlaşma Osmanlı Devleti batıda en geniş sınırlarına
ulaştığı antlaşmadır.
· Osmanlı Devletinin topraklarına toprak kattığı son
antlaşmadır.
3. KUTSAL İTTİFAK İLE SAVAŞLAR
· İleride işleyeceğiz: II.
VİYANA KUŞATMASI VE KARLOFÇA ANTLAŞMASI
OSMANLI-VENEDİK İLİŞKİLERİ:
1.GİRİT’İN FETHİ (1669)
· Venediklilerin elindeki Girit 24 yıl süren
kuşatma
sonucunda fethedilmiştir.
· Girit'in fethi KANDİYE kalesinin alınması ile
tamamlanmıştır.
· Girit'in fethini tamamlayan KÖPRÜLÜ FAZIL AHMET
PAŞA'DIR.
· Bu fetih Akdeniz egemenliğini güçlendirse de
Osmanlı
denizciliğinin eski gününde olmadığını gösterir.
Ayrıca
bu uzun kuşatma ekonomiyi de olumsuz etkiledi.
11
2. KUTSAL İTTİFAK İLE SAVAŞLAR
· İleride işleyeceğiz: II.
VİYANA KUŞATMASI VE KARLOFÇA ANTLAŞMASI
OSMANLI-RUSYA İLİŞKİLERİ:
1. ÇEHRİN / BAHÇESARAY ANTLAŞMASI 1681
· 17.yy sonuna doğru ilerde Osmanlı Devletinin en büyük
düşmanı haline gelecek olan Rusya
boy
göstermeye başlar.
· Bu yüzyılda Osmanlı Devleti ile boy ölçüşebilecek durumda
olmasa da Lehistan ile birlikte
hareket
edip Ukrayna üzerine yayılmaya çalışır.
· Bu yüzden küçük çaplı bir temas ve sonrasında Çehrin
antlaşması (Bahçesaray) imzalanmıştır.
ÖNEMİ: Bu
antlaşma ilk Osmanlı-Rus antlaşmasıdır.
2. KUTSAL İTTİFAK İLE SAVAŞLAR
· İleride işleyeceğiz: II.
VİYANA KUŞATMASI VE KARLOFÇA ANTLAŞMASI
OSMANLI-AVUSTURYA İLİŞKİLERİ
AVUSTURYA
· Osmanlı Avusturya mücadelesi aslında Osmanlı Devleti ile
Habsburg hanedanı arasındaki
mücadeledir.
· Bu mücadele Osmanlı Devleti Orta Avrupa'ya yani
Macaristan'a adım attığı anda başlamıştı.
Yani
Kanuni Sultan Süleyman döneminde.
· Kanuni devrinde imzalanan 1533 İstanbul Antlaşması ile
Avusturya Osmanlı üstünlüğünü
kabul
etmişti.
· 17. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti'nin en çok mücadele
ettiği devlet Avusturya olmuştur.
1. 1593-1606 Savaşları ve ZİTVATORUK ANTLAŞMASI
· Avusturya’nın Eflak, Boğdan içişlerine karışması,
· Bosna Beylerbeyi Hasan Paşa’yı öldürmesi üzerine savaş
başladı.
· Başlangıçta Avusturya üstünlük sağlayınca Padişah 3.
Mehmet sefere çıkmıştır.
· Eğri, Kanije, Estergon kalelerini fethetmiştir. (III.
Mehmet EĞRİ fatihi olarak bilinir.)
· Ardından yapılan Haçova meydan savaşında Avusturya’yı
yendi.
NOT: Bu
savaşta çok sayıda asker kaçarak savaş alanını terk
etmiş.
Savaş ordunun geri hizmet birimleriyle
kazandırmıştır.
Savaş sonunda kaçan askerler ordudan
atılmış
ve Anadolu’da Celali isyanlarının başlamasına neden
olmuştur.
· Osmanlı - Avusturya savaşları, Celali isyanlarının çıkması
ve İran Savaşlarının başlaması
üzerine
1606 Zitvatoruk antlaşması ile sona erdi.
Antlaşmaya göre:
· Osmanlı Devleti'nin savaşta aldığı Kanije, Estergon, Eğri
kaleleri Osmanlı’da kalacak.
· Avusturya artık Osmanlı’ya vergi vermeyecek ancak bir
defalık savaş tazminatı verecek.
· Avusturya Arşidükü (Kralı) protokol bakımından Osmanlı
padişahına denk sayılacak.
NOT: Bu
antlaşma Osmanlı Devleti İstanbul antlaşması Avusturya’ya karşı elde ettiği
üstünlük
kaybedilmiştir.
Yani Avusturya ve Osmanlı Devleti siyasi açıdan eşit hale gelmiştir.
2. 1662-1664 Savaşlıları ve VASVAR ANTLAŞMASI
· Avusturya’nın Erdel sorununa müdahale etmesi sonucu savaş
başlamış.
· Sadrazam KÖPRÜLÜ FAZIL AHMET PAŞA, Avusturya üzerine
sefere çıkmıştır.
· Savaşta Uyvar ve Novigrad kaleleri fethedilmiştir.
NOT: Uyvar'ın
fethi sırasında gösterilen kahramanlıklar "
Uyvar
önlerinde bir Türk kadar güçlü" sözünün doğmasına
neden
olmuştur.
· Sonuçta VASVAR antlaşması imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre:
· Uygar ve Novigrad Osmanlıda kalacak.
· Avusturya savaş tazminatı ödeyecek.
NOT: Avusturya
son kez savaş tazminatı ödemiştir.
KONU 5: 2. VİYANA KUŞATMASI VE KARLOFÇA ANTLAŞMASI
II. VİYANA KUŞATMASI (1683)
· Avusturya’ya karşı isyan eden Macarlar Osmanlıdan yardım
isteyince Sadrazam Merzifonlu
Kara
Mustafa Paşa sefere çıkarak Avusturya’nın başkenti Viyana’yı kuşattı.
· Kuşatma iki ay kadar sürmüş Ancak Viyana
alınamamıştır.
Bu başarısızlığın sebepleri:
· Merzifonlu'nun son yürüyüşü geciktirmesi.
· Yardıma gelecek düşmanın Tuna
nehrinden
geçmesini engellemekle görevli Kırım
Hanının
görevini yapmaması
· Lehistan ordusu yardıma gelerek Osmanlı
ordusunu
iki ateş arasına atmıştır.
· Bozguna uğrayan ordu dağılmış, kuşatma başarısızlıkla
sonuçlanmıştır.
SONUÇLARI:
· Yenilgiden sorumlu tutulan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa
idam edilmiştir.
· Osmanlı Devleti'nin Avrupa’da ilerleyişi son
bulmuştur.(Türklerin)
· Viyana bozgunuyla başlayan Türklerin geri çekiliş süreci
Sakarya’ya kadar sürmüştür.
· Viyana kuşatması Avrupalıların tepkisine neden olmuş
ayrıca Osmanlı durumundan
yararlanmak
istemişleridir.
· Osmanlı Devleti'ne karşı Kutsal
İttifak kurulmuştur.
KUTSAL İTTİFAK İLE SAVAŞLAR
· II. Viyana kuşatması, Avrupalıların "Artık eskisi
gibi tehlikeli değiller." dedikleri Türklerin hala
ne
kadar tehlikeli olabileceğini fark etmesini sağlamıştır.
· Osmanlı Devleti, 17. yüzyılın sonunda, Avrupa'nın
ortasında, en büyük düşmanı Avusturya'nın
başkentini
aylarca kuşatabilecek güce sahiptir.
· Avrupalıların bunu fark etmesi yeniden birleşmelerini
sağlamıştır. Böylece Papa'nın
önderliğinde
KUTSAL İTTİFAK kurulmuştur.
Kutsal İttifaka dâhil olan devletler:
· Avusturya,
· Lehistan,
· Venedik,
· Rusya,
· Malta
Savaşlar:
· Osmanlı Devleti Kutsal ittifak devletleri ile 4
cephede
16 yıl savaşmıştır.
· Bu Savaşlar sırasında Selankamen ve
Zenta gibi
ağır yenilgiler alınmıştır.
· Avrupalılar bu savaşlara "BÜYÜK
TÜRK SAVAŞLARI" adını
vermişler.
· Sonuçta yenilgiyi kabul eden Osmanlı Devleti ile Kutsal
İttifak devletleri arasında 1699
Karlofça antlaşması imzalandı.
· Sadece Rusya ile savaşlar bir yıl daha devam etti. Onlarla
da 1700 İstanbul antlaşması
imzalanmıştır.
KARLOFÇA ANTLAŞMASI (1699)
· Banat, Temeşvar hariç tüm Macaristan, Avusturya’ya
verilecek
· Mora yarımadası ve Dalmaçya kıyıları Venedik’e verilecek.
· Podolya ve Ukrayna Lehistan’a verilecek.
· Antlaşma 25 yıl sürecek ve Avusturya Garantörlüğünde
olacak
İSTANBUL ANTLAŞMASI (1700) https://tarihdersi.net/
· Azak kalesi Rusya’ya verilecek.
· Rusya, İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecek.
KARLOFÇA VE İSTANBUL ANTLAŞMALARININ ÖNEMİ
· Osmanlı Devleti ilk kez büyük çapta toprak kaybetmiştir.
· Orta Avrupa’da ki (Macaristan) Osmanlı hâkimiyeti sona
erdi.
· Bu antlaşmayla duraklama dönemi bitmiş gerileme dönemi başlamıştır.
· Osmanlı Devleti, Avusturya'nın kendisinden üstün olduğunu
kabul etmiştir. (Avusturya'nın
garantörlüğünü
kabul ettiği için)
· Karlofça antlaşması, 18.yy ilk çeyreğinde Osmanlı Devlet
politikalarını etkilemiştir. Bu
süreçte
kaybettiği yerleri tekrar alabilmek için savaşlara girmiş aldığı yengilerden
sonrada politika
değiştirerek
eldeki toprakları korumaya çalışmıştır.
· Ruslar Karadeniz’e inme imkânı elde etti. (Azak kalesini
Rusya'ya verdiği için)
NOT: Antlaşmanın
imzalanmasında aracılık yapan İngiliz ve Hollandalılara geniş kapitülasyonlar
verildi.
KONU 6: 17. YÜZYIL (DURAKLAMA DÖNEMİ) ISLAHATLARI
ISLAHAT: İyileştirme,
Düzeltme anlamına gelir.
Osmanlı Devleti'nin 17. yüzyılda içinde bulunduğu durum:
· Savaşlarda eskisi kadar başarılı olunamaması,
· Hem İstanbul'da, hem de Anadolu ve Eyaletlerde ortaya
çıkan isyanlar,
· Her alanda görülen bozulmalar
Nedeniyle bazı Osmanlı padişahları ya da devlet adamları Osmanlı tarihinin ilk ıslahatlarını
gerçekleştirmiştir.
17. YÜZYIL ISLAHATLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
· Osmanlı Devleti, Avrupa’dan geri kaldığını henüz kabul
etmemiştir. Bu yüzden yapılan
ıslahatlarda
Avrupa örnek alınmaz.
· Duraklamaya neden olan sorunların temeline inilmemiştir.
Bu nedenle ıslahatlar yüzeysel
kalmıştır.
· Islahatlar yapan kişinin görev süresi veya ömrüyle sınırlı
kalmış bir devlet politikası haline
gelmemiştir.
· Islahatlar genellikle askeri alanla sınırlı kalmıştır.
· Islahatlar halka indirilmemiştir. Yani yapılan işler
halktan kopuk yapılmıştır. Halkın yaşamında
olumlu
bir değişim yaratmadığı gibi, vergilerin sürekli artırılması nedeniyle halk
devlete tepki
göstermiş
ve bu nedenle çok sık isyan çıkmıştır.
· Islahatla genellikle baskı ve şiddete dayanmıştır.
· Bu yüzyılda yapılan ıslahatlar değişmeye ya da çağa ayak
uydurmaya çalışmaz. Islahatların
amacı
Kanuni devrindeki ideal düzene geri dönmektir.
II. (GENÇ) OSMAN DÖNEMİ ISLAHATLARI
· Genç Osman küçük yaşta (14 yaşında) padişah olmuştur.
Padişah
olduğu dönem, Yeniçerilerin, bazı devlet adamlarının,
Harem'in
(KÖSEM SULTAN), Ulemanın devlet yönetimine müdahale
ettiği,
bir birleri ile rekabet ettiği, türlü entrikanın döndüğü bir
dönemdir.
· Genç Osman, Sarsılmış durumdaki padişah otoritesini
yeniden
sağlamak,
bozulan merkezi otoriteyi yeniden kurmak, Orduyu disiplin
altına
almak için bir dizi önlem düşünmüştür.
Bu Amaçla:
· Genç Osman, Fatih devrinden beri ilk kez saray dışından
evlenerek sarayı halka açmaya
çalışmıştır.
Yani Saray ile Halk arasında oluşan kopukluğu ortadan kaldırmak istemiştir.
(Böylece
Harem'in
düşmanlığını kazanır.)
· Şeyhülislamın Fetva verme yetkisi dışındaki yetkilerini
kısıtlayarak Ulema sınıfını kontrol altına
almaya
çalışmıştır. (Böylece ilmiye sınıfın düşmanlığını kazanmıştır.)
· Hotin Seferi sırasında yeniçerilerin disiplinsizliğini
gördüğü için savaş dönüşünde Yeniçeri
ocağını
kaldırmayı amaçlamıştır. Fakat padişahın deneyimsiz olması ve düşüncelerini
bazı devlet
adamlarına
açıklaması nedeniyle yeniçeriler ayaklanarak Genç Osman’ı öldürmüşlerdir.
NOT: Bu
olaydan sonra yeniçeriler, padişahlar ve diğer devlet adamları üzerinde etkili
olmuştur.
(AĞALAR SALTANATI) Yeniçerilerin destekleyip onaylamadığı ıslahatlar başarıya
ulaşamamıştır.
Genelde de mevcut durum işlerine geldiği için hiç bir ıslahatı
desteklememişler, hatta
engel
olmaya çalışmışlardır.
DİKKAT: Genç
Osman Osmanlı tarihinin ilk ıslahatçı padişahıdır.
DİKKAT: 1.
Ahmed devrinde (1603-1617) sadrazamlığa getirilen Kuyucu Murat Paşa, devlet
otoritesini
sağlamak
amacıyla Celali isyanlarını şiddetle bastırmış ve binlerce insan öldürmüştür.
Ancak, Celali
isyanlarına
neden olan gerçek sebepler ortadan kalkmadığı için, Kuyucunun ölümünden sonrada
isyanlar
devam etmiştir.
IV. MURAD DÖNEMİ ISLAHATLARI
· IV. Murat henüz çocukken ağabeyi Genç Osman’ın tahttan
indirilişine
sebep olan isyana şahit olmuştu.
· Onun tahta çıktığı ilk yıllar, Osmanlı başkentinde
kargaşanın
hâkim
olduğu yıllardır.
· 4. Murat 11 yaşında padişah olmuştur.
· Padişahlığının ilk on yılında devleti, annesi Kösem Sultan
ve
vezirler
yönetmiştir. Bu dönemde bir kaç yeniçeri isyanına daha
şahit
olmuştur.
· İkinci on yılda Fiziki gücünün de yardımı ile yönetimi tek
başına
ele
almaya başlamıştır.
Bu dönemde:
· Baskı ve şiddet kullanarak otoriteyi yeniden sağlamıştır.
· Yeniçeri zorbalarını, daha önceki isyanlarda parmağı olan
devlet adamlarını tek tek ortadan
kaldırmıştır.
· Harem'in dolayısıyla Annesi KÖSEM SULTAN’IN devlet
yönetimindeki gücünü kırmıştır.
· Yeni bir isyanın önüne geçebilmek için, İstanbul’da içki
ve tütün içmeyi ve gece sokağa
çıkmayı
yasaklamıştır.
DİKKAT: İçki ve
özellikle tütün içmenin yasaklanmasının bir diğer sebebi de yangınlara engel
olma
düşüncesidir.
Çünkü IV. Murad'ın hükümdarlığı döneminde İstanbul'un neredeyse yarısını yakan
büyük
bir yangın çıkmıştır.
· Ayrıca Yeniçerilerin toplanmasını, birbirlerini
etkilemesini engellemek için kahvehaneleri
kapatmıştır.
KOÇİBEY RİSALESİ:
· 4. Murat devletin duraklamanın nedenlerini bir rapor
haline getirmesi için Koçi Bey’i
görevlendirmiştir.
· Koçi Bey, duraklamanın nedenlerini gösteren ve bunlara
köklü çözümler öneren bir rapor
(Risale)
hazırlayarak, padişaha sunmuştur.
· Koçi Bey raporu Osmanlı’da bir ilkti. Yani bu tarihe kadar padişahlar, duraklamaya neden
olan
sorunları bu kadar derinlemesine incelememişler ve başkalarının incelemesi için
teşvik edici
olmamışlar.
Bu nedenle Osmanlı’nın önemli sorunlarının ve bunların nedenlerini
araştırıldığı ilk
çalışma
Koçi Bey raporudur. (Risalesidir).
· Ancak IV. Murad'ın bu raporda yazılanları uygulayacak
zamanı olmamıştır. Sonraki
dönemlerde
ise unutulmuştur.
DİKKAT: Koçibey
Risalesi gibi IV. Murat tarafından KÂTİP ÇELEBİ’YE de benzer bir rapor
hazırlatılmıştır.
TARHUNCU AHMET PAŞA (1651-1653)
· IV. Mehmet dönemi Sadrazamlarından birisidir.
· Osmanlı tarihinde ilk kez denk bütçe yapmıştır.
· Saray’da çıkarı bozulanların kışkırtmaları ile idam edilmiştir.
DİKKAT: 17.
Yüzyılda yapılan EKONOMİ alanındaki tek ıslahat.
KÖPRÜLÜLER DÖNEMİ ISLAHATLARI
· Padişah IV. Mehmet henüz 7 yaşında iken tahta çıkarıldı.
· Onun hükümdar olması ile birlikte Haremde bir iktidar
mücadelesi başladı. Bir
tarafta
Babaannesi KÖSEM Sultan, diğer tarafta annesi HATİCE TURHAN Sultan arasında.
NOT: Bu
dönemde Sadrazam olan değerli bir devlet adamı, TARHUNCU AHMET PAŞA Osmanlı
tarihinin
ilk denk bütçesini hazırladı. Bunu yapabilmek için Saray masraflarını kıstı.
Saray'da menfaati
gidenlerin
kışkırtmaları sonucu idam edildi.
· Tarhuncu Ahmet Paşa’dan sonra gelen sadrazamlar ülke
sorunlarını çözmede başarılı
olamadılar.
Bu dönemde;
· Mali sorunlar hızla arttı.
· Devam etmekte olan Girit kuşatmasındaki askerlere yardım
gönderilemediğinden, kuşatma
zora
girdi.
· Venediklilerin Çanakkale Boğazı’nı abluka altına almaları
İstanbul halkını iyice paniğe düşürdü.
· Yiyecek sıkıntısının başlaması ve fiyatların yükselmesi
üzerine kriz iyice büyüdü.
· Şartların iyice ağırlaştığı bu ortamda IV. Mehmet’in
annesi Valide Hatice Turhan
Sultan,
Köprülü Mehmet Paşa’ya sadrazamlık teklif etti.
· Köprülü Mehmet Paşa daha önceki sadrazamların başına
gelenleri gördüğünden bu görevi
ancak
bazı şartlarla kabul edebileceğini belirtti. Padişahın bu şartları kabul etmesi
üzerine Köprülü
Mehmet
Paşa sadrazam oldu.
NOT: Köprülü
Mehmet Paşa, Saraya bazı şartlar sunarak göreve gelen ilk devlet adamıdır.
Köprülü Mehmet Paşa sadrazam olurken yerine getirilmesini
istediği şartlar şunlardı:
· Saraya sunacağı bütün tekliflerin kabul edilmesi
· Devlet memurlarının görevlendirilmesinde ve azledilmesinde
serbestçe hareket edebilmesi
· Sadrazamlık görevine hiç kimsenin karışmaması
· Kendisi hakkında bir şikâyet olursa önce savunmasının
alınması ondan sonra hakkında hüküm
verilmesi
NOT: Köprülü
Mehmet Paşa bu istekleri ile; Serbestçe çalışabileceği bir ortam oluşturmayı,
amaçlamıştır.
DİKKAT: Hatice
Turhan Sultan'ın bu şartları kabul etmesi Harem'in devlet işlerinden
uzaklaşmasını
sağlamıştır.
BÖYLECE:
· Osmanlı tarihine Köprülüler Devri olarak geçecek dönem
başlamış oldu.
· Bu dönemde art arda köprülü ailesinden Köprülü Mehmet Paşa, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa
ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazam
olmuştur.
· Köprülüler dönemi, Osmanlı tarihinde DURAKLAMA DEVRİ
İÇİNDEKİ YÜKSELME
DÖNEMİ
olarak kabul edilir.
KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA;
· Öncelikle orduyu disiplin altına aldı.
· Askerlikle ilgisi olmayan kişileri ordudan attı.
· Hatalı gördüğü devlet adamlarını görevden uzaklaştırdı.
· Görevini yapmayan memur ve askerlerin maaşlarını kesti.
· Maliyeyi yeniden düzenledi.
· İstanbul, Anadolu ve eyaletlerde çıkan isyanları
bastırarak devlet
otoritesini
güçlendirdi.
· Erdel Beyi Rakoçi’nin isyanını bastırdı.
· İstanbul’da görüş ayrılığı içindeki din ulemasını değişik
yerlere
tayin
ederek tartışmalara son verdi.
· Venediklileri, Çanakkale Boğazından uzaklaştırdı.
KÖPRÜLÜ FAZIL AHMET PAŞA:
· IV. Mehmet dönemi sadrazamı ve Köprülü Mehmet Paşa'nın
oğludur.
· İlk olarak Erdel yüzünden Avusturya'ya savaş açtı. Uyvar
ve
Novigrad
kalelerini aldı. Sonucunda Vasvar Antlaşması
imzalandı.
Ayrıca Bakınız : Osmanlı - Avusturya ilişkileri
· 24 yıldır alınamayan Girit alındı. Ayrıca bakınız : Osmanlı -
Venedik
ilişkileri
· Lehistan, mağlup edildi. 1672 yılında Bucaş Antlaşması
imzalandı.
Ayrıca bakınız: Osmanlı - Lehistan ilişkileri
DİKKAT: Osmanlı
Devleti'ne böyle karışık bir dönemde uzun süre
sadrazamlık
görevini üstlenen Fazıl Ahmet Paşa çok başarılı oldu.
Babasının
ve kendisinin başarıları sayesinde Köprülüler devri
duraklama
dönemi içindeki yükselme dönemi olarak kabul edilir.
DİKKAT: Duraklama
dönemi Islahatları kişilere bağlı kaldı, devamlılık göstermedi demiştik.
Köprülüler
dönemi
bu konuda bir istisna teşkil eder. Çünkü Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, babasının
yaptıklarını
devam
ettirmiştir. Ancak onlardan sonra her şey eski haline dönmüştür.
MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA:
· IV. Mehmet dönemi sadrazamı Köprülü Mehmet Paşa'nın
evlatlığı ve
damadıdır.
· 1683 yılında Viyana'yı kuşattı fakat bu II. Viyana
Kuşatması başarısızlıkla
sonuçlandı.
Ayrıca bakınız: II. Viyana Kuşatması ve
Karlofça Antlaşması
· II. Viyana Kuşatması'nda başarısızlığı görüldüğü için idam
edildi.
· Bu dönemden sonra Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi'ne
girdi.
2. ÜNİTE: 17. YÜZYILDA AVRUPA (DEĞİŞİM ÇAĞINDA
AVRUPA VE OSMANLI)
KONU 1: 17. YÜZYILDA AVRUPA'NIN GENEL DURUMU
GÜÇLÜ MONARŞİLER ÇAĞI
· 17. Yüzyılda Avrupa’da monarşik yönetimler
daha
da güçlenmiştir.
· Haçlı Seferleri’nden ardından devamlı güç
kaybeden
derebeylik, Almanya haricinde tesirini
yitirmiştir.
· Özellikle İngiltere ve Fransa’da krallar güçlerini
daha
da artırarak yönetimde tek hâkim güç
haline
gelmişlerdir.
· Fransa Kralı XIV. Luis'in ünlü sözü "Devlet
demek, Ben demek". Bu
çağda Monarşilerin
ulaştığı
gücü gösterir.
AÇIK DENİZLERDE GÜÇ MÜCADELESİ (SÖMÜRGECİLİK)
· Coğrafi Keşifler, Avrupalıların daha da zenginleşmesini
sağlamıştır.
· Avrupa devletleri dünyanın meçhul ve tanınmayan yerlerini
keşfederek buraları bizzat
menfaatleri
doğrultusunda kullanmaya başlamışlardır.
· Bu durum Avrupa devletleri aralarında sömürge rekabetine
de sebep olmuştur.
· İspanya ve Portekiz ile başlayan sömürge yarışına
İngiltere ve Fransa, 2 güçlü rakip olarak
katılmış,
onların ardından Hollanda takip etmiştir.
· Avrupalılar, Coğrafi Keşifleri gerçekleştirerek ticari
alanda Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı
olmaktan
kurtulmaya çalıştılar. Osmanlı Devleti’nin elindeki İpek ve Baharat yollarına
alternatif
yepyeni ticaret yöntemleri oluşturma ve uluslararası ticarette söz sahibi olma,
Avrupa
devletlerinin temel politikalarından biri haline geldi.
· Uzak Doğu ve Hindistan ile Atlas Okyanusu limanlarına
egemen olma mücadelesi, sık sık
Avrupalı
devletlerarasında savaşlara ne sebeple olmuştur. (Otuz Yıl Savaşları )
KONU 2: YENİ EKONOMİK MODEL: MERKANTİLİZM
· Coğrafi Keşiflere kadar dünya ekonomik sisteminin
temeli
Toprağa dayanmaktaydı. Yani güç ve zenginlik kaynağı
topraktı.
· Coğrafi keşiflerle birlikte toprağın yerini PARA aldı.
İşte
Coğrafi keşiflerden itibaren dünyada geçerli ekonomik
sistemin
adına Merkantilizm denilmiştir.
Merkantilizme göre:
· Bir devletin ne kadar çok değerli madeni, yani Altın ve
Gümüşü (PARA) varsa o kadar
zengindir.
· Ve bir devlet ne kadar zenginse o kadar güçlüdür.
· Coğrafi Keşiflerden sonra, Avrupalı devletler Merkantilizm
fikrinin etkisi ile hareket
etmişlerdir.
Politikalarını, dostluk ya da düşmanlıklarını bu fikre göre belirlemişlerdir.
DİKKAT:
· Tam olarak bu noktada Merkantilizm, Makyavelizm ile
örtüşmektedir.
· Çünkü Makyavelliye göre; "Amaca giden her yol
mubahtır."
· Dolayısıyla devletlerin amacı daha fazla zengin olmak
ise
bu yolda her yönteme başvurulabilir.
Yani
"devletlerin ebedi dostlukları ya da düşmanlıkları
olmaz; Devletlerin çıkarları olur."
Merkantilizmin etkisi ile:
· Gelirlerini daha çok artırmak isteyen Avrupalı devletler
dış
ticarete
önem verdiler.
· Yeni yollar bulma ve yeni sömürgeler elde etme yarışına
girdiler.
Çünkü Daha fazla sömürge, daha fazla hammadde ve
Pazar,
dolayısıyla daha fazla zenginlik demektir.
· Merkantilizmin bir diğer etkisi ise, gelir düzeyini ve
tüketim
isteğini
artırmasıdır.
OSMANLI DEVLETİNE MERKANTİLİZİMİN ETKİSİ
· Avrupa, Coğrafi keşiflerle yeni bir ekonomik sisteme
geçtiğinde Osmanlı Devleti, hala eski
ekonomik
anlayışa göre hareket etmekteydi.
· Osmanlı ekonomik sisteminde para kazanmak ilk hedef
değildi.
· Devletin ekonomik sistemi belirlerken temel hedefi mal
bolluğunun olmasıdır. Buna İAŞECİLİK
ilkesi
denilmektedir.
· Kapitülasyonların verilme sebebi,
· Ya da bazı malların satışının yasaklanmasının temel sebebi
budur.
Sonuç olarak;
· Dünya, daha fazla para kazanmak için İhracatı artırıp ithalatı
kısıtlamaya çalışırken;
· Osmanlı Devleti tam tersi bir anlayışla ithalatı artırıp,
ihracatı kısıtlamaya çalışmıştır.
Bu ekonomik anlayış;
· Savaşların eskisi kadar kazançlı olmadığı, (Ganimet
gelirleri elde edilmeyecek, Savaş
tazminatları
azalacak,)
· Saray masraflarının arttığı,
· Vergi gelirlerinin düştüğü, (Özellikle Celali İsyanları
nedeniyle)
· Gümrük gelirlerinin düştüğü (Coğrafi Keşifler nedeniyle
Ticaret Yolları yön değiştirmişti.)
· Bir dönemde Osmanlı hazinesinin sürekli nakit para
ihtiyacı duymasına sebep olmuştur.
3
· Osmanlı Devleti, artan nakit para ihtiyacını karşılamak
için İLTİZAM uygulamasını
yaygınlaştırmıştır.
KONU 3: OTUZ YIL SAVAŞLARI VE WESTFALİA ANTLAŞMASI
OTUZ YIL SAVAŞLARI
· 17.yy da Avrupa siyasi tarihini etkileyen en önemli
olay
Otuz Yıl Savaşlarıdır.
· 1618-1648 yılları arasında Avrupa’da otuz yıl devam
mezhep
savaşları yapıldı.
Bu savaşlarda;
· Bir tarafta Katolikler Almanya (Kutsal Roma- Germen
İmparatorluğu
ve İspanya Krallığı),
· Diğer tarafta Protestan Alınan Prensleri, Fransa,
Danimarka,
Hollanda ve İsveç yer aldı.
NOT: Otuz
Yıl Savaşlarında Fransa, Katolik olmasına rağmen Protestanların yanında yer
aldı. Bu da
bize,
Otuz yıl Savaşlarının sadece DİN sebepli savaşlar olmadığını, bu savaşların
altında
yatan
ekonomik ve siyasi sebeplerin de olduğunu gösterir.
· Savaşlarda Katolikler, Protestanlar karşısında yenilgiye
uğradı. Sonucunda Westfalia
Antlaşması
imzalandı imzalandı. (1648)
WESTFALİA ANTLAŞMASI
Bu antlaşma ile:
· Avrupalılar mezhep seçme özgürlüğünü elde ettiler.
· İsveç, Norveç ve Danimarka Protestanlığı, İskoçlar
Kalvenizm’i
kabul etti. Almanlar Katolik kaldı.
· Kutsal Roma imparatorluğu dağıldı.
· İspanya güç kaybetti.
· Fransa, Kutsal Roma -Germen imparatorluğundan
toprak
aldı. Ve daha da güçlendi.
Diğer yandan:
· Westfalia konferansı Avrupalıların düzeni yeniden
sağlamak
için toplandıkları ilk büyük konferans olarak kabul edilir.
· Avrupa tarihinde ilk kez meseleler DİNİN etkisinde
kalmadan tartışılmış, kilisenin
temsilcilerine
söz hakkı verilmemiş ve antlaşma Papa'ya imzalatılmamıştır.
· Böylece Avrupa'da UHREVİ (DİNİ) devletlerin yerini, SEKÜLER
(DÜNYEVİ) devletler almaya
başlamıştır.
· Modern Diplomasinin ve Modern devletler hukukunun da
Westfalia ile doğduğu kabul edilir.
· Ayrıca Evrensel İmparatorluklar yerini Ulusal Krallıklara
ve Ulus devletlere bırakmıştır.
KONU 4: AKIL ÇAĞI
· Bildiğimiz gibi Avrupalılar 15. yüzyılda Rönesans'ı, 16.
yüzyılda Reform'u gerçekleştirdiler.
Böylece
Skolâstik düşüncenin etkisinden kurtuldular.
· Onun yerini Hümanizm ve Pozitif düşünce aldı.
NOT: Rönesans
için bakınız: RÖNESANS
NOT: Reform
için bakınız: REFORM
· Rönesans ile Skolastik düşüncenin yerini alan bir diğer
felsefe AKILCILIK yani
RASYONALİZM’DİR.
· Rasyonalizme göre,
insana sadece aklının rehberliği yeterliğidir. İnsan aklı her şeyi
gerçekleştirebilecek
güçtedir. Yeter ki onu engelleyecek ya da kısıtlayacak bir şeyle karşılaşmasın.
17. yüzyıla kadar bazı güçler insan aklını ve onun doğru
düşünmesini engellemiştir.
Bu güçler:
· Kilise
(Skolâstik düşünce)
· Hukukla
yönetilmeyen devlet
· Bilgisizlik
· Cahillik
· Yöntemsizlik
AKIL ÇAĞI
· 17. Yüzyıl düşünürleri, dünyayı akıl yardımıyla yeniden
anlamaya ve anlamlandırmaya
çalışmıştır.
· Bilimin yardımıyla yaşamı anlamaya çalışmışlardır.
· Böylece, bilimin kullanılması bu dönemin AKIL ÇAĞI olarak
adlandırılmasını sağlamıştır.
AKIL ÇAĞINDA
· Galileo
· Kepler
· Kopernik
· NEWTON
Gibi bilim adamları sayesinde Avrupa'da BİLİM
DEVRİMİ gerçekleşmiştir.
3. ÜNİTE: 18. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ
(GERİLEME DÖNEMİ)
KONU 1: 18. YÜZYILDA OSMANLI DEVLET'İNİN GENEL DURUMU
· 1699 Karlofça antlaşması ile başlayıp 1792 Yaş
antlaşmasına kadar süren dönemdir.
· Osmanlı Devleti bu yüzyılda ilk kez büyük çapta toprak
kaybederek girmiştir ve bu yüzyılda
önce
kaybettiği toprakları geri almaya çalışmış, toprakları geri alamadığı gibi
kayıplar vermesi
üzerine
1718 Pasarofça antlaşmasından itibaren elindeki toprakları koruma politikası
izlemiştir.
Ancak toprak kaybı sürekli devam etmiştir.
DİKKAT: Yüzyılın
geneline uygulanan temel politika TOPRAKLARINI KORUMA / BARIŞ SİYASETİ'dir.
Bunu
DENGE POLİTİKASI ile karıştırmamak gerekir.
· Bu yüzyılın bir diğer özelliği Osmanlı Devleti, Avrupa'dan
geri kaldığını kabul etmiş yapılan
ıslahatlarda
Avrupa'yı örnek almaya başlamıştır. (Devlet değişen dünyaya uyum sağlaması
gerektiğini
fark etmeye başlar.)
· Yukarıda yazılı sebeplerin etkisi ile Osmanlı devleti
Avrupalı devletlerle diplomatik ilişki
kurması
gerektiğini kabullenmiştir. Yüzyılın başında geçici elçiler göndermiş (Lale
Devri),
sonunda
ise sürekli elçilikler kurulmuştur. (III. Selim Devri)
· Bu yüzyılda Osmanlı Devletinin en büyük düşmanı Rusya ve
Avusturya’dır. Bu iki devlet, bu
yüzyılda
Osmanlı Devleti’ne karşı ortak hareket etmektedir.
NOT: Bu
devletlerin birbirlerine düşman olması 19. Yüzyılda Fransız ihtilalı ve
Milliyetçilik etkisi ile
olacaktır.
18. yüzyılda değil.
· 17. Yüzyılda Osmanlı devletine sürekli sorun çıkaran İran
ve Lehistan bu yüzyılda güçten
düşmüştür.
Dolayısıyla Osmanlı Devleti’ne sıkıntı yaratacak durumda değillerdir.
RUSYA'NIN TARİHİ POLİTİKASI
· Rusya kurulduğu andan Bolşevik İhtilalına kadar
hep
sıcak denizlere inme politikası
izlemiştir.
· Bunun içinde önce Kırımı ele geçirerek,
Karadeniz'e
inmeyi; oranda boğazlar üzerinden
Akdeniz'e
inmeyi hedeflemiştir.
· Bunu yapabilmek için de Osmanlı Devletini
yıkmaya
çalışmıştır.
Bu amaçla;
· 18. Yüzyılda Ortodoks haklarını himaye
etme
politikasını
uygulamıştır.
· Avusturya ile Projeler üretmiş ( DAKYA PROJESİ ),
İttifaklar kurmuştur.
DİKKAT: 19.
Yüzyılda ise Fransız ihtilalından itibaren ise Panslavizm (bütün Slavların
katıldığı Slavları
tek
bir bayrak altında toplamak) politikasını benimsemiştir.
KONU 2: 18. YÜZYILDA SİYASİ GELİŞMELER
1. OSMANLI - RUSYA SAVAŞI VE 1711 PRUT ANTLAŞMASI
Savaşın Sebepleri:
· Osmanlı Devleti, 18. Yüzyıla tarihinde ilk kez
toprak
kaybederek girmişti. Bu durumu hemen
kabullenmedi.
Dolayısıyla Karlofça Antlaşmasında
kaybettiği
yerleri geri almak istiyordu.
· Osmanlı'ya sığınan İsveç kralını takip eden
Rusların
Osmanlı topraklarına girmesi Karlofça’da
kaybettiği
yerleri geri almak için bir bahane
oluşmuştur.
NOT: İsveç
Kralı DEMİRBAŞ ŞARL, Rus Çarı I. Petro ile yaptığı POLTOVA savaşında
büyük bir yenilgi
almıştır.
Denilir ki I. Petro'ya DELİ PETRO denilmesinin sebebi Demirbaş Şarl ile yaptığı
mücadeledir.
İsveç
Kralına 16 kez yenilmiş, ama pes etmemiştir. 17. Savaş Poltova savaşıdır. Bu
yenilgiden sonra
İsveç
Krallığı bir daha hiç toparlanamayacaktır. Rusya ise çok büyük bir güç olarak
yükselecektir.
Savaş:
· Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa, sefere çıkmıştır.
· Rus ordusunu, Prut ırmağı kıyılarında sıkıştırmıştır. Tüm
ordusunu kaybetme ihtimali ile karşı
karşıya
kalan Rus Çarı I. Petro (Deli Petro) barış istemek zorunda kaldı.
· Baltacı Mehmet Paşa, yeniçerilere güvenmediği için
yakaladığı duruma göre pek de kârlı
sayılmayacak
Prut antlaşmasını imzaladı.
NOT: II.
Viyana kuşatmasında yaşananlar hala
hafızalardadır.
DİKKAT: "Baltacı
Mehmet Paşa Rus Çariçesi
Katarina'ya
aşık olduğu için böyle bir antlaşmaya razı
oldu."
şeklindeki iddialar ise tamamen asılsızdır.
PRUT Antlaşmasına göre:
1700
İstanbul antlaşmasında Rusya'ya verilen
· Azak kalesi ve
· İstanbul da elçi bulundurma hakkı
geri
alınmıştır.
Antlaşmanın Önemi:
· Karlofçada kaybettiği yerleri geri almak isteyen Osmanlı
Devleti, bu amaçla yaptığı ilk
hamlede
başarılı oldu.
· Bu başarı, kaybedilen diğer yerlerin de geri alınabileceği
umudunu artırdı.
· Bu yüzden önce Venedik ile ardından Avusturya ile savaşa
girildi.
3
2. OSMANLI - VENEDİK / AVUSTURYA SAVAŞI VE 1718 PASAROFÇA
ANTLAŞMASI
Savaşın Sebepleri
· Osmanlı Devleti. Karlofça’da kaybettiği
yerleri
geri almak istiyordu.
· Prut Savaşı ile Rusya'ya karşı elde edilen
başarı
Osmanlı Devletini bu konuda
cesaretlendirmişti.
· Venediklilerin elindeki Mora halkının
yardım
istemesi üzerine Venedik'e savaş
açılmış
ve Mora geri alınmıştır.
AVUSTURYA SAVAŞA GİRİYOR
· Osmanlı Devleti Venedik'e karşı üstünlük kazandı.
· Bunun üzerine Karlofça’daki garantörlük hakkını kullanan
Avusturya Venedik'in yanında
savaşa
girdi.
· Petervaradin savaşında Avusturya'ya
yenilen Osmanlı Devleti barış istedi ve Pasarofça
imzalandı.
Pasarofça Antlaşmasına göre:
· Banat yaylası, Temeşvar ve Belgrad Avusturya'ya verildi.
BÖYLECE: Osmanlı
devletinin Orta Avrupa'daki varlığına
son
verildi.
· Mora Osmanlı da kaldı.
ANTLAŞMANIN ÖNEMİ:
· Pasarofça antlaşması ile Osmanlı Devleti, kaybettiği
toprakları
geri alamayacağını anlamıştır.
· Kurulduğundan beri izlediği toprak kazanma siyasetini
bırakmış,
elindeki toprakları koruma siyaseti izlemeye
başlamıştır.
(BARIŞ SİYASETİ)
· Bu olaylardan sonra Avrupa'dan geri kaldığını anlayan
Osmanlı Devleti yaptığı ıslahatlarda
Avrupa'yı
örnek almaya başlamıştır. (Lale Devri başlar.)
3. 18. YÜZYILDA OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ
· 18. Yüzyılda İran'daki Safevi Devleti artık eski gücünün
çok uzağındadır.
· Bu yüzyılda, Osmanlı Devletine karşı düşmanlık yapmaktan
geri durmasa da daha önceki
dönemlerdeki
kadar büyük bir sorun oluşturmaz.
DİKKAT: Zaten bazı savaşlar ve antlaşmaların sonunda 1639 Kasr-ı
Şirin Antlaşması ile belirlenen
sınırlara
geri dönülmüştür.
18. Yüzyılda ki belli başlı gelişmeler
· İran'daki taht kavgalarından yararlanmak isteyen Osmanlı
Devleti ve Rusya Kafkasya'da karşı
karşıya
gelince İngiltere ve Hollanda'nın arabuluculuğu ile 1724 İstanbul antlaşmasını imzalandılar.
· Osmanlı Devleti ve Rusya aralarında İran
topraklarını
paylaştılar.
NOT: 1724
İstanbul Antlaşması, Rusya ile imzalanan ilk
dostluk
antlaşmasıdır.
· Bu paylaşımı kabul etmeyen İranlılarla yapılan
savaşlardan sonra:
· 1731 Ahmet Paşa
· 1732 İstanbul
· 1743 Kerden (2. Kasr-ı Şirin) antlaşması
imzalanarak en son Kasr-ı Şirin Antlaşması ile
belirlenen
sınırlara geri dönüldü.
4. OSMANLI - RUSYA / AVUSTURYA SAVAŞLARI VE 1739 BELGRAT
ANTLAŞMASI
Savaşın Sebebi
· Avusturya ve Rusya Osmanlı Devletini Balkanlardan tamamen
için aralarında anlaştılar.
· Rusların Kırıma saldırması üzerine savaş başlamıştır.
· Avusturya da Rusya’nın hemen ardından savaşa dâhil oldu.
Savaş
· Osmanlı Devleti gerileme döneminin ortasında, iki büyük
düşmanını yenmeyi başarmıştır.
· Fransa'nın arabuluculuğu ile Belgrat antlaşması imzalandı.
Antlaşmaya göre:
· Avusturya, Temeşvar hariç Pasarofça'da aldığı Banat ve
Belgrat'ı
geri verdi.
· Azak kalesi, yıkılarak Rusya'ya verilecek ancak Rusya Azak
denizinde
ve Karadeniz'de tersane ve gemi
bulundurmayacak.
Antlaşmanın Önemi:
· Belgrat antlaşması, 18. Yüzyıldaki son kazançlı
antlaşmadır.
· Karadeniz’in bir Türk gölü olduğu son kez kabul
edilmiştir.
NOT 1: Bu
savaşın kazanılmasında Humbaracı Ahmet Paşanın ıslahatlarının payı büyüktür.
NOT 2: Bu
antlaşmanın imzalanmasında arabuluculuk yapan Fransa'ya 1740 da 1.
Mahmut
tarafından sürekli kapitülasyonlar verildi. Kapitülasyonların sürekli hale
gelmesi demek;
artık
kişileri değil, devleti bağlar duruma gelmesi demektir.
5. 1768-1774 OSMANLI - RUSYA SAVAŞI VE KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI
Savaşın Sebepleri:
· En temel sebep Rusya'nın sıcak denizlere inmek
istemesidir. Bunun için önce Kırım'ı,
ardından
Boğazları ele geçirmeye çalışmasıdır.
· GREK ROJESİ: Türkler
Avrupa'dan atılacak İstanbul merkez olan bir Rus prensin yönetiminde
olan
Grek Devleti kurulacaktı.
· LEH MÜLTECİLER SORUNU: Rusya'dan
kaçan Lehistan mültecilerinin Osmanlı Devletine
sığınması
ve bunları takip eden Rusya'nın Osmanlı topraklarına girmesi sonucu savaş
başlamıştır.
Savaş sırasında;
· Eflak, Boğdan ve Kırımı işgal eden Rusya
Mora'ya
kadar geldi.
· Osmanlı orduları çok ağır yenilgiler aldı.
· Rusların Baltık donanması Akdeniz'e
inerek
Çeşme limanında Osmanlı gemilerini
yaktı.
NOT: Çeşme baskını Osmanlı donanmasının
tarihinde
uğradığı en büyük 4. büyük felaketten
2.sidir.
Savaşın Bitişi:
· Avusturya ve Prusya'nın araya girmesi ile
Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) imzalandı.
Antlaşmanın maddeleri:
· Kırıma bağımsızlık verilecek, Kırım halkı dini bakımdan
Osmanlı halifesine bağlı kalacak.
Yorum1: İlk kez
halkın tamamı Türk ve Müslüman olan bir toprak kaybedildi.
Yorum2: Karadeniz
Türk gölü (Osmanlı) olmaktan çıktı.
Yorum3: Osmanlı
Devleti ilk kez halifenin siyasi gücünden yararlanmak istedi.
· Azak kalesi ve çevresi Rusya'ya verilecek.
Yorum: Rusya
Karadeniz'e inme imkânı elde etti.
· Rusya Osmanlı ülkesinde yaşan Ortodoks halkının
koruyuculuğunu üstlenecek.
Yorum: Böylece
Rusya Osmanlının iç işlerine karışabilme imkânı buldu.
· Rusya İstanbul da sürekli elçi bulundurabilecek ve
istediği yerde konsolosluk açabilecek.
Yorum: Böylece
Rusya Osmanlının iç işlerine karışabilme imkânı buldu.
· Osmanlı Devleti Rusya'ya savaş tazminatı ödeyecek
Yorum: Osmanlı
tarihinde ilk kez savaş tazminatı ödemiştir
· Rusya diğer devletlere verilen kapitülasyonlardan
yararlanabilecek.
· Rusya savaşta elde ettiği toprakları geri verecek.
ÖNEMİ: Osmanlı
Devletinin 18. Yüzyılda imzalandığı en ağır antlaşmadır.
DİKKAT: Antlaşmanın
maddesine dikkat etmeliyiz. Madde; "Kırım bağımsız olacak" diyor.
Rusya'ya ait
olacak
demiyor. Kırım'ın bizden kopup Rusya'nın eline geçişi bir dizi olay sonucu olmuştur.
Kırımın elden çıkış süreci:
· Küçük Kaynarca Antlaşması ile bağımsız oldu
· Aynalıkavak tenkihnamesi ile Rusya yanlısı Şahin Giray
Kırım Hanı oldu.
· Yaş antlaşması ile Kırım Rusya'ya bağlandı.
6. OSMANLI - RUSYA / AVUSTURYA SAVAŞI VE 1791 ZİŞTOVİ
/ 1792 YAŞ
ANTLAŞMALARI
Savaşın sebebi
· Dakya Projesi doğrultusunda Osmanlı Devletini yıkmak
isteyen Rusya ve Avusturya'nın
Osmanlı
Devleti'ne saldırması sonucu savaş başlamıştır.
DAKYA PROJESİ:
· Rusya ve Avusturya'nın arasında
kalan
Osmanlı Devleti’nin balkan
topraklarını
alarak burada, yani Tuna ve
Dinyester
nehirleri arasında, her iki
devletinde
yönetiminde söz sahibi olacağı
bir
DAKYA DEVLETİ kurma
fikridir.
SAVAŞ
· Savaş Osmanlı devletinin toprak kayıpları ile devam
ederken 1789 Fransız İhtilalı patlak
vermiştir.
· Bu ihtilalın kendisini etkilemesinden çekinen Avusturya,
savaşta aldığı yerleri geri
vererek
Ziştovi antlaşmasını (1791) imzaladı.
· Rusya ile
savaş bir yıl daha devam etmiş, Osmanlı Devleti'nin isteği üzerine Yaş antlaşması
(1792) imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre:
· Kırım Rusya'ya ait olacak,
· Dinyester nehri iki devlet arasında sınır olacak.
NOT: Yaş
antlaşması ile gerileme dönemi bitti dağılma dönemi başladı.
7. FRANSA'NIN MISIRI İŞGALİ VE FRANSA'NIN İKİYÜZLÜ
POLİTİKASI
FRANSA'NIN MISIRI İŞGALİ
· Fransa'nın ihtilalından sonra yönetimi ele
geçiren
Napolyon,
İngiltere'nin sömürge yollarını kontrol
etmek
amacıyla Mısır'a saldırdı.
· Rus ve İngiliz donanmaları Osmanlıya yardım ederek Fransız
donanmasını
yaktı.
· Ayrıca Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Nizam-ı
Cedit ordusu, Akka
kalesi önlerinde Napolyon'u bozguna uğrattı.
· Yenilgiyi kabul eden Fransa ile 1801 El Ariş antlaşması imzalandı.
Bu antlaşmayla
· Fransa, Mısır'ın Osmanlı'ya ait olduğunu kabul etti.
NOT: Osmanlı
Devleti bu olayla ilk kez denge siyaseti izlemeye başlamıştır, yıkılana kadar
bu siyaseti
sürdürmüştür.
NOT: Osmanlı
tarihinde ilk kez Fransa ile savaşmıştır.
OSMANLI DEVLETİNİN DIŞ POLİTİKALARINDA DEĞİŞİMİ
· Fransa'nın Mısır'ı işgali ve devletin eski gücünü
kaybettiğinin görülmesi Osmanlı Devletinin dış
politikada
yalnız başına hareket edemeyeceğini gösteriyordu.
· Yalnızlık politikasını terk eden Osmanlı Devleti Avrupa
devletleri arasında çıkar çatışmasından
yararlanma
yoluna gitmiştir. (DENGE POLİTİKASI)
· Fransa'nın Mısır'ı işgali karşısında İngiltere ve Rusya
ile ittifak olmuştur.
· Osmanlı Devleti 3. Selim'den itibaren kendi varlığını
sürdürebilmek için dış politikada denge
politikası
uygulama yoluna gitmiş.
FRANSA'NIN İKİYÜZLÜ POLİTİKASI
· Osmanlı Devleti ile Fransa arasında Kanuni Sultan Süleyman
devrinden beri süregelen bir
dostluk
vardı.
· Osmanlı Devleti, Fransa'yı Habsburg hanedanına karşı
korumuştu.
· Osmanlı Devleti çok eski devirlerden beri süregelen bu
dostluğun sürdüğünü düşünmekteydi.
· Diğer yandan Fransa hem Osmanlı Devleti ile dostmuş gibi
davranmış, hem de Rusya ile
Osmanlı
Devletine karşı TİLSİT Antlaşmasını (1807) imzalamıştı.
Bu Antlaşmaya göre:
· Rusya, İngiltere karşısında Fransa'nın yanında olacak
· Buna karşılık Fransa da Osmanlı Devleti'ne karşı Rusya ile
işbirliği yapacaktı.
KONU 3: 18. YÜZYIL ISLAHATLARI
18. YÜZYIL ISLAHATLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
· Osmanlı Devleti, 18. Yüzyılda Avrupa'dan geri kaldığını
kabul etmiştir. (Pasarofça
Antlaşmasından
itibaren) Artık yapılan Islahatlarda Avrupa'yı örnek almıştır.
· 17. Yüzyılda değişmesi gerektiğini
kabul
etmeyen Osmanlı Devleti, geriye
dönmeyi
(Yükselme Devri) amaçlamıştır. 18.
Yüzyılda
değişmesi gerektiğini kabul etmiştir.
· Bu yüzyıldaki ıslahatlar 17. Yüzyıl
ıslahatlarına
göre daha fazla sorunların
kökenine
iner. Ancak 19. Yüzyıl Islahatlarına
göre
yüzeyseldir. (Yani 17. yüzyıldaki kadar
yüzeysel;
19. yüzyıldaki kadar köklü değildir.
İki
dönem arasında bir geçiş dönemidir.)
· Osmanlı Devletinin yıkılmasını
engelleyememiş,
Ancak geciktirmiştir.
· Islahatların karşısındaki en büyük engel yeniçeriler
olmuştur.
DİKKAT: Yeniçeriler
19. Yüzyılda engel olamazlar. Çünkü Yeniçeri Ocağı yüzyılın başında
kaldırılmıştır.
· Islahatlar genellikle askeri alandadır.
DİKKAT: Bu da
bize hala sorunların temelinde yatan gerçek sebepleri tam olarak
anlayamadıklarını
gösterir.
Savaşlardaki başarısızlıklar sorunların temel sebebi olarak görülmüştür.
· Islahatlar, Padişahlar ve devlet adamları tarafından
yapılmıştır. Devlet politikası haline
getirilememiştir.
· Islahatlar Halka indirilememiştir. Yani, Islahatın gerekli
olduğunu düşünen ve isteyen bir halk
yoktur.
Dolayısıyla yapılan ıslahatları desteklememişlerdir.
LALE DEVRİ ISLAHATLARI
LALE DEVRİ:
· Osmanlı tarihinde 1718 Pasarofça Antlaşması ile başlayıp,
1730
Patrona Halil İsyanına kadar süren Islahat dönemidir.
· Devrin padişahı III. Ahmet'tir.
· Yapılan Islahatlara asıl yön veren kişi ise, Sadrazam
NEVŞEHİRLİ
DAMAT İBRAHİM PAŞA'dır.
DİKKAT: Siyasi
gelişmeler kısmından hatırlayalım. Osmanlı Devleti Avusturya karşısında aldığı
yenilginin
ardından Pasarofça Antlaşmasını imzalamış, AVRUPA’NIN gerisinde kaldığını kabul
etmişti.
Ayrıca Kuruluşundan beri izlediği GENİŞLEME siyasetini terk ederek, BARIŞ
politikası izlemeye
başlamıştı.
· Barış siyaseti ile birlikte Avrupalı Devletler ile
DİPLOMATİK ilişki kurmak artık bir zorunluluk
halini
almıştır.
· Ayrıca Osmanlı Devleti ilk kez Avrupa’daki gelişmeleri
araştırma gereği hissetmiştir. (Avrupa’yı
örnek
alan ıslahatların başlangıcı)
· Böylece Avrupa'nın önemli başkentlerine (Paris, Londra,
Viyana) geçici elçiler gönderilmiş ve
bunların
hazırladığı raporlar doğrultusunda Lale Devri ıslahatları yapılmıştır.
LALE DEVRİNDE YAPILAN BELLİ BAŞLI ISLAHATLAR
· Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika
tarafından
ilk matbaa kuruldu.
· Yeniçerilerden oluşan ilk itfaiye
teşkilatı
kuruldu. (TULUMBACILAR)
· Yalova da kâğıt atölyesi kuruldu.
· İstanbul da çini ve kumaş atölyesi kuruldu.
· İlk kez çiçek aşısı yapıldı.
· Doğu klasikleri Türkçeye çevrildi.
· Barok ve Rokoko (Batılı Mimari tarzları) tarzı
mimarı
eserler örnek alınarak III. Ahmet Çeşmesi,
Nuri
Osman Cami gibi eserler yaptırıldı.
DİKKAT: Lale
Devri, Osmanlı tarihinde zevkin, sefanın hüküm sürdüğü, devleti yönetenlerin
halkın
durumunu
umursamadan lüks içinde yaşadığı, SADABAT eğlencelerinin yapıldığı, bir dönem
olarak
bilinir.
Evet tüm bunlar yaşanmıştır. Ancak Lale Devri Osmanlı Devleti'nin değişen
dünyaya ayak
uydurabilmek
için attığı ilk adımdır.
PATRONA HALİL İSYANI:
· Lale Devrinin lüks ve İsrafından,
İnsanlar
geçim sıkıntısı çekerken tek bir lale soğanının
binlerce
akçe etmesinden,
· SADABAT denilen yerde zenginlerin yaptırdığı
köşklerden
ve buradaki eğlencelerden rahatsız olan halk
tarafından
çıkarılmış bir isyandır.
İsyancılar
· Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yı idam etmiş,
· Padişah III. Ahmet'i tahttan indirerek yerine I.
Mahmut'u
çıkarmışlardır.
· Lale Bahçeleri yok edilmiştir.
· SADABAT köşkleri yağmalanmış ve yıkılmıştır.
BÖYLECE: Lale
devri sona ermiştir.
DİKKAT: İsyancılar
matbaaya ya da III. Ahmet
çeşmesine
dokunmamıştır. Buna karşılık lale
bahçelerini
yok etmişlerdir. Bu da bize, isyancıların yapılan yeniliklere karşı değil;
dönemin lüks ve
israfına
karşı olduklarını gösterir.
I. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI
· Mahmut dönemi ıslahatlarına yön veren kişi Humbaracı Ahmet
Paşa'dır.
· Humbaracı Ahmet Paşa aslen Fransız asıllıdır. (Kont Dö
Bonneval) İslamiyet’i kabul ederek
Osmanlı
hizmetine girmiştir.
DİKKAT:
· Böylece ilk kez Avrupa'dan bir uzman getirilerek ıslahat
yapılmıştır.
· Ayrıca ilk kez Avrupa'yı örnek alan askeri ıslahatlar yapılmaya
başlamıştır.
Humbaracı Ahmet Paşa'nın gerçekleştirdiği başlıca ıslahatlar
· Orduyu onluk sisteme göre düzenledi. (Alay, Bölük, Tabur,
Takım)
· Topçu ve humbaracı ocaklarını ıslah etti.
· Kara mühendishanesi adıyla subay yerleştirmek için bir
askeri
okul açtı.
NOT: Batı
tarzında eğitim veren ilk askeri okul.
· Avrupa'dan askeri uzmanlar getirdi.
DİKKAT: Humbaracı
Ahmet Paşanın ıslahatları sayesinde 1736-1739
savaşlarında
hem Rusya hem Avusturya'yı mağlup ederek Belgrat
antlaşmasını
imzaladı.
III. MUSTAFA DÖNEMİ ISLAHATLARI
· Bu dönemdeki Islahatlar sadrazam Koca Ragıp Paşa ve Baron
dö Tot tarafından yönetildi.
Yapılan Başlıca Islahatlar
· Sürat topçuları ocağı kuruldu.
· Saray masrafları kısıtlanarak, ekonomi düzeltilmeye
çalışıldı.
· Mühendishane-i Bahri Hümayun adıyla deniz subay okulu
açıldı.
· Osmanlı donanması yenilendi.
· İç borçlanma (esham) ile hazinenin açıkları giderilmeye çalışıldı.
DİKKAT:
· ESHAM, pay ve gelir ortaklığı anlamına gelir.
· Devlet, artan nakit para ihtiyacını karşılamak için bu
yöneteme
başvurmuştur.
· Bir çeşit iç borçlanma yöntemidir.
· Devlet, Esham denilen borç senetleri hazırlayarak iç
piyasaya sürmüştür. (HAZİNE BONOLARI
GİBİ)
· Esham uygulaması, KÂĞIT PARAYA geçişin ilk basamağı olarak
kabul edilir.
NOT: Osmanlı-Rusya
savaşı başlaması ile ıslahatlar yarım kaldı.
I. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ ISLAHATLARI
· Yeniçeri sayımı yapıldı.
· Topçular ve lağımcılar ocağı ıslah edildi.
· Cülus bahşişine son verildi.
· Yeniçeriler ocağında disiplinsizlik giderilmeye çalışıldı.
· Tımar sistemi üzerinde düzenlemeler yapıldı.
III. SELİM DÖNEMİ ISLAHATLARI (NİZAM-I CEDİD)
NİZAM-I CEDİD
· III. Selim dönemine,
· Bu dönemde yapılan ıslahatlara ve
· Bu dönemde kurulan Batılı tarzdaki yeni orduya verilen
isimdir.
DİKKAT: Nizam-ı
Cedid kelime anlamı olarak YENİ DÜZEN demektir. Tek başına bu bile Nizam-ı
Cedid
devrinin
neden önemli olduğunu anlamamız açısından yeterlidir. Çünkü kurulduğu günden bu
döneme
kadar Osmanlı devlet yönetiminin temel ilkesi, NİZAM-I ALEM'dir. Âlemin düzeni
anlamına
gelen
bu ilke; kurulmuş olan düzenin aynen devam etmesini sağlamak demektir. Demek ki
eskiden
Osmanlı
Devleti Nizam-ı Âlem ile yönetilirken, şimdi düzenin değişmesi gerektiği kabul
edilmiş oluyor.
III.
Selim tahta çıktığında devletin siyasi, askeri ve ekonomik dengeleri bozulmuş
durumdaydı.
Devleti
içinde bulunduğu durumdan kurtarabilmek adına planlı ve programlı olarak
ıslahat
hareketlerine
girişti.
NOT: III.
Selim, ıslahatları kalıcı hale getirmek için kişilere değil devlete mal etmeye
çalışmıştır.
Böylece
yaptığı ıslahatların sürekliliğini hedeflemiştir.
NİZAM-I CEDİD DÖNEMİNDE YAPILANLAR
· Öncelikle devletin içinde bulunduğu durum ve sorunların
çözümü için devlet
adamlarından
raporlar (ISLAHAT LAYİHALARI) istedi.
NOT: Bu
raporların III. Selim için iki yönlü bir faydası olmuştur. Bu raporlar, Hem
yapılması gereken
ıslahatların
neler olduğuna karar vermesini sağlamış, hem de devlet erkânının görüşlerini
öğrenmiş ki
yaptığı
ıslahatlar sırasında hangilerine güvenebileceği ortaya çıksın.
Bir
danışma meclisi (Meclis-i Meşveret) oluşturmuştur. Bu mecliste yapılması
gereken ıslahatların
tartışılmasını
sağlamıştır.
· Gelen raporlardan ve Meşveret meclisinden çıkan
sonuca
göre Yeniçeri Ocağından artık devlete fayda
gelmediği,
bunun için yeni ve Batılı ordular gibi talim
yapan,
batılı ordular gibi giyinen, batılı ordular gibi
savaşan
bir ordu kurmaya karar verdi. Kurulan bu
yeni
ordunun adı NİZAM-I CEDİD ordusu oldu.
· Bu ordunun giderlerini karşılamak için İRAD-I
CEDİD adında
bir hazine ve bir vergi oluşturdu.
DİKKAT: Yeniçeriler,
III. Selim'e karşı isyan ettiğinde (KABAKÇI MUSTAFA İSYANI) halkın onları
desteklemesinin
nedeni yeni koyulan bu vergi olmuştur.
· Nizam-ı Cedid Ordusunun eğitimi için Levent ve Selimiye
kışlaları kuruldu.
· Yabancı dil eğitimine önem verildi.
· Birçok kitap Türkçeye tercüme edildi.
· Paranın değerini koruma konusunda bir takım tedbirler
alındı.
· Vergi düzenlemeleri yaptı.
· Yerli malı kullanılması teşvik edildi.
· Avrupa devletlerinin başkentlerinde (Londra, Paris,
Viyana, Berlin) daimi elçilikler açıldı. (İLK
KEZ)
DİKKAT 1: III.
Selim dönemi Osmanlı Devleti'nin DENGE POLİTİKASI uygulamaya başladığı
dönemdir.
Denge
politikası Avrupalı büyük devletlerin aralarındaki çıkar çatışmasından
yararlanmaya çalışmak
demektir.
Bunu yapabilmek için eskiden olduğundan çok daha fazla diplomatik ilişki
kurabilmek
gerekir.
III. Selim'in açtığı bu elçilikler bunu sağlayacaktır.
DİKKAT 2: Bu
sayede III. Selim tarihimizde MODERN DİPLOMASİNİN kurucusu sayılabilir.
DİKKAT 3: Bu
elçilikler sayesinde Avrupalı devletlerin daha yakından tanınması da
sağlanmıştır.
· Vezirlerin sayısı ve görev süreleri yeniden belirlendi ve
kadıların görev yerine gitmeleri
sağlandı.
· Mühendishane-i berri hümayun (Kara Mühendis Okulu) adlı
yeni bir askeri okul açıldı.
· Avrupa’dan yabancı uzmanlar getirilerek, lağımcı, topçu,
humbaracı ocakları teknik sınıf
olarak
yeniden düzenlendi. (daha çok Fransa örnek alınmıştır.)
· Denizciliğe önem verildi, tersaneler onarılarak işler hale
getirildi.
· Yeniçeri ocağını aşamalı olarak kaldırmak istedi.
· Musikiye önem verildi.
· Darü’t Tıbatü’l Amire adlı devlet matbaası kuruldu.
DİKKAT 1: 3.
Selim’in idari, askeri ve ekonomik
alanda
giriştiği bu köklü ıslahatlar devleti yüzde yüz
dağılmaktan
kurtaramadı. Fakat çağdaşlaşma
yolunda
atılan bu adımlar kendinden sonraki
devlet
yöneticilerine örnek oldu.
DİKKAT 2: Nizam-ı
Cedid ordusu, Akka kalesi önlerinde
Cezzar
Ahmet Paşa komutasında Napolyon'u yenmeyi
başarmıştır.
Bu da yapılan Islahatların ve kurulan yeni ordunun başarılı olduğunu gösterir.
KABAKÇI MUSTAFA İSYANI
· Nizam-ı Cedid ordusunun başarısı ve Nizam-ı Cedid
ıslahatları, Yeniçerileri kendi ocaklarının
kaldırılacağı
konusunda endişelendirmiştir.
· Bu ordunun masraflarını karşılamak için getirilen yeni
İRAD-I CEDİD vergisi de zaten geçim
sıkıntısı
çeken halkın tepkisine neden olmuştur.
· Bu yüzden isyan eden yeniçeriler, halkın desteğini de
alarak III. Selim'i tahttan indirmişler,
yerine
IV. Mustafa'yı geçirdiler.
· Nizam-ı Cedid ordusunu kapattılar. Nizam-ı Cedid yanlısı
devlet adamlarını katlettiler.
KONU 4: 18. YÜZYILDA OSMANLI DEVLET YÖNETİMİNDEKİ
DEĞİŞİMLER
A. MERKEZ TEŞKİLATINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLER
1. BAB-I ALİ'NİN HÜKÜMET HALİNE GELMESİ
· Bab-ı Ali kavramı kelime anlamı olarak, Yüce makam, Yüksek
makam anlamına gelmektedir.
· 18. Yüzyıl'a kadar bu kavram SADRAZAM’IN
konağı
için kullanılmıştır.
· 18. Yüzyıl'a gelindiğinde, Padişahların devlet
yönetimine
ilgisi iyice azaldığı için Divan-ı Hümayun
toplantıları,
Saray'da değil, Sadrazamın konağı olan
Bab-ı
Ali'de yapılmaya başlamıştır.
· Bildiğimiz gibi Osmanlı Devletinde Divan-ı
Hümayun,
Bakanlar kurulu, yani Hükümet olarak
görev
yapar.
· Böylece 18. yüzyılda Bab-ı Ali kavramı,
HÜKÜMET
anlamında kullanılmaya başlamıştır.
ÖRNEĞİN: İttihat
ve Terakki'nin 1913'te gerçekleştirdiği Bab-ı Ali baskını, bir hükümet
darbesidir.
2. REİSÜLKÜTTAP'IN ÖNEMİNİN ARTMASI
· Reisülküttap, 18. Yüzyıla kadar Divan-ı Hümayun üyesi
değildir. Nişancının emrindeki
katiplerin
Reisidir.
· 18. yüzyılda diplomasinin önemi giderek artmıştır.
Şöyle ki;
· Yüzyılın başında, Lale Devrinde ilk geçici elçiler
gönderilirken;
· Yüzyılın sonunda Nizam-ı Cedid döneminde ilk sürekli
elçilikler açılmıştır.
· Ayrıca 18. Yüzyılın sonunda devlet DENGE POLİTİKASI
uygulamaya başlayacaktır. (Bunun
içinde
diplomasi şart)
Sonuç olarak
· DİPLOMAT boşluğunu doldurabilecek en kalifiye gurup
tercüme kalemlerinde görev yapan ve
yabancı
dil bilen kâtipler olmuştur.
· Bu kâtiplerin başı durumundaki REİSÜLKÜTTAP’IN önemi 18.
Yüzyılda iyice artmıştır.
· REİSÜLKÜTTAP, bu yüzyılda DIŞ İŞLERİ BAKANI durumuna
yükselerek DİVAN-I
HÜMAYUN üyesi haline
gelmiştir.
B. TAŞRA TEŞKİLATINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLER
· Osmanlı Devleti'nin 17. yüzyıldan itibaren nakit paraya
ihtiyacının arttığını, Ayrıca Tımar
sisteminin
bozulduğunu, bunun için kademeli olarak tımar sisteminden vazgeçerek yerine
İLTİZAM
sistemi
uyguladığını daha önceki derslerimizde anlatmıştık.
· İltizam sistemi hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Celali İsyanları
AYANLARIN DOĞUŞU
· 18. Yüzyılda devletin nakit para ihtiyacı artarak devam
etti.
Ayrıca
İltizam Sisteminin çeşitli sıkıntıları ortaya çıkmıştı.
· Devlet hem nakit para ihtiyacını gidermek, hem de İltizam
sisteminin
sıkıntılarını ortadan kaldırmak için MALİKÂNE SİSTEMİ’Nİ
uygulamaya
başladı.
MALİKÂNE SİSTEMİ
· Belirli bir toprağın vergi toplama hakkının kişilere ömür
boyu
verildiği sistemdir.
· Bu sistemde devlet, hem ihaleyi kazanan kişiden muaccele
denilen bir ihale bedeli alır. Hem
de
her yıl topladığı verginin belirli bir oranını alır.
YARARI:
· İltizam sistemindeki ki gibi toprağın Mültezimin elinden
alınma olasılığı yoktur. Dolayısıyla
Mültezimin
verdiği parayı bir an önce çıkarabilmek için köylüyü ezmesine, daha çok vergi
toplamasına
da gerek yoktur. Aksine köylüyü memnun etmesi gerekir ki toprak boş kalmasın.
Mültezim
de vergilerini ömür boyu düzenli bir şekilde toplayabilsin.
ZARARI (AYANLIK YÜKSELİYOR)
· İltizam sistemi ile başlayan süreç Malikâne sistemi ile
hızlanmıştır.
· Sürekli aynı toprakların vergi toplama hakkını aynı
kişilerin elde etmesi (Malikâne siteminde
zaten
Ömür boyu bu hakkı kazanıyorlar.)
· Taşrada giderek zenginleşen, zenginleştikçe güçlenen,
güçleri ile devlet otoritesine rakip hale
gelen,
AYAN ya da EŞRAF adı verilen yerel güçlerin doğmasına neden olmuştur.
DİKKAT: Ayanların
taşrada güçlenmesi Osmanlı Devleti'nin MERKEZİYETÇİ yönetim anlayışına ters bir
durumdur.
· Ayan ya da Eşraf resmi devlet görevlisi değildir. Ancak
18. Yüzyılda o kadar güçlenirler ki
devlet
bazı konularda ( Bölgelerinden vergi toplamak, asker toplamak gibi ) onlardan
yardım almak
zorunda
kalır.
· Bunun karşılığında ise onlara Mütesellimlik ,
Mutasarrıflık gibi unvanlar vererek resmiyet
kazandırdı.
4. ÜNİTE: 18 VE 19. YÜZYILLARDA AVRUPA
KONU 1: AYDINLANMA ÇAĞI
AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKİ GELİŞMELER
· Avrupa’da 16. ve 17. yüzyıllarda meydana gelen
Coğrafi
Keşifler, Rönesans ve Reform Hareketleri 17. ve
18.
yüzyıllarda Avrupa’nın sosyal, siyasal, ekonomik,
askeri,
kültürel, dini ve düşünce alanlarında önemli değişimlere ve gelişmelere zemin
hazırladı.
· Bir taraftan skolâstik düşüncenin zayıflaması ile modern
düşüncenin temelleri atılırken, diğer
taraftan
Reform hareketleri bu düşüncenin gelişmesine katkıda bulundu.
Bütün bu gelişmeler;
· Avrupa’da 17. yüzyılda “Akıl Çağı”
· 18. yüzyılda “Aydınlanma” dönemini ortaya çıkarmıştır.
· Böylece önceki yüzyıllara göre, bilgiye ulaşma ve
kullanmada akıl, deney ve gözlem yöntemi
ön
plana çıkmıştır.
Aydınlanma düşüncesinin ortaya çıkışında aşağıdaki bilim ve düşünce
adamlarının eserleri,
çalışmaları önemli rol oynamıştır.
KOPERNİK (COPERNİCUS):
· 16. yüzyılda yaşamış ve çalışmalar yapmış bir bilim
adamıdır.
· Dünyanın yuvarlak olduğunu, Dünyanın güneşin
çevresinde
döndüğünü ve güneş sistemini keşfetmiştir.
· Böylece Kilisenin dogmalarına karşı çıkmıştır.
· Bu nedenle onun eserleri modern bilimsel devrimin
başlangıcı
sayılır.
· Onun fikirleri Rönesans döneminde doğmuş,
Aydınlanma
döneminde olgunlaşmıştır.
MAKYAVELLİ:
· Makyavelli de 16. yüzyılda yaşamıştır.
· Ancak onun fikirleri modern toplum ve modern devlet
düzeninin ortaya çıkışında etkili
olmuştur.
· "Hükümdar" adlı eserinde; bir hükümdarın gücünü
hiç bir şeyin sınırlandırmaması gerektiğini,
Din
ile devlet işlerinin ayrılması gerektiğini, hatta hükümdarın, dini kendi gücünü
pekiştirmek için
kullanması
gerektiğini savunmuştur.
IMMANUEL KANT:
· Aydınlanma düşüncesini felsefi temellere oturtan kişidir.
· Onun parolası "Aklını kendin kullanma cesaretini
göster."
Aydınlanmanın temel hareket noktası olmuştur.
JOHN LOCKE;
· İngiltere ve Avrupa’da “Aydınlanma Felsefesi”ni
canlandırmıştır.
· Bilginin ancak deneyle kazanılabileceğini, kültürün tüm
alanlarda tam anlamıyla serbest
olması
gerektiğini ve insanların özgür düşünceye sahip olarak davranışlarının akla
uygun olmasını
savunmuştur.
JEAN JAK RUSSO:
· “İnsanın bir mesleğin insanı olmadan önce, insanı insan
olarak ele
almanın
gerekli olduğunu ve insan olmak için eğitimin vazgeçilmezliğini,
eğitimde
sadece çocuğun aklına hitap etmek değil, deney ve yaşantılarla da
desteklemesi
gerektiğini vurgulamıştır.”
· Aydınlanmacı düşünürler her şeyi yeniden tanımlama ve
sorgulamanın yolunu açtılar.
· İnsanla ilgili ne varsa; doğa, insan, akıl, din, tanrı,
bilim gibi kavramları akıl, deney ve gözlem
üçgeninde
ele aldılar.
· Felsefelerini: İnsanın
kendi aklını kullanmaya başlaması olarak tanımladılar. Dolayısıyla akılla
kavranmayan,
deney ve gözlemle ispat edilmeyeni reddetme yoluna gittiler.
· Bununla birlikte aydınlanmacı düşünürler arasında
Hıristiyanlık öğretisine bağlı kalanların
yanında,
· Evrendeki her şeyin maddeye dayalı olduğunu savunan
“Materyalizm” felsefesini
benimseyenler
de oldu.
SONUÇ:
· Bu dönemde deney ve gözlemin ön plana çıkması Avrupa’da
fizik, kimya, astronomi ve tıp gibi
birçok
alanda buluşlar yapılarak insan yaşamını kolaylaştıran gelişmeler ortaya çıktı.
· 17. ve 18. yüzyıl düşünürleri Avrupa’nın toplumsal
hayatını ve mutlakıyet yönetimini
eleştirmeye
başladılar. Bu durum halkın bilinçlenmesine ve Avrupa’da ihtilallere sebep
oldu.
BÖYLECE;
· Avrupa’da toplumsal yapıda eşitlik, siyasi alanda
parlamenter sistem ve
demokrasinin
gelişmesine zemin hazırlandı.
· Kilisenin eski gücünü kaybetmesiyle de din ve vicdan
özgürlüğünü
hedefleyen
laiklik anlayışı gelişti.
· SANAYİ İNKILÂBINDA
· AMERİKA’NIN KURULUŞUNDA
· FRANSIZ İHTİLALİNDE etkili oldu.
KONU 2: SANAYİ İNKILÂBI
Sanayi inkılâbı;
· İnsan ve hayvan gücüne dayalı
üretimden,
makine gücüne dayalı
üretime
geçilmesi demektir.
· Sanayi inkılâbı 18.yy da ilk
olarak
İngiltere'de ortaya çıkmıştır.
Önce İngiltere'de ortaya çıkmasının sebepleri
· İngiltere'nin çok uzun zaman öncesinde Anayasal düzene
geçmiş olması. Anayasal düzen
bireysel
hak ve özgürlüklerin korunması anlamına gelir.
· İngiltere Aydınlanmanın merkezlerinden birisidir.
· Sömürgecilik faaliyetleri sayesinde gereken sermaye
birikimine sahiptir.
· Sanayi için gerekli ham madde kaynaklarına (kömür, demir)
sahiptir.
GENEL OLARAK SANAYİ İNKILÂBININ NEDENLERİ:
· Pozitif bilimlerdeki buluş ve icatların üretime
uygulanması
· Avrupa'da coğrafi keşifler ve sömürgeler vasıtasıyla
sermaye ve hammadde birikiminin olması
· Büyük devletler siyasi güçlerini artırabilmek için
ekonomik alanda daha çok gelişmek
istemeleri.
Sanayi inkılâbı, buhar gücünün sanayide kullanılmasıyla, ilk dokumacılık alanında başlamıştır.
DİKKAT: Sanayi
inkılâbı konusunda özellikle iki icat çok önemlidir.
· James WATT tarafından, buhar gücü ile çalışan
makine
bulunmuştur.
· Dannis PAPPİN tarafından, ateşli pompa
sistemini
(içten yanmalı motorların çalışma şekli)
bulmuştur.
SANAYİ İNKILÂBININ SONUÇLARI:
· Hammadde ve pazar ihtiyacı arttı.-->Sömürgecilik
faaliyetleri arttı.
· Sanayide makineleşmeye gidildi.-->Büyük şirketler
kuruldu ticaret gelişti.
· Kömür, buhar, elektrik ve petrol gibi hammaddelerden
yararlanma devri başladı.
· Büyük fabrikalar kuruldu üretim arttı.
· Seri ve ucuz üretim yapılmaya başladı.
· İşçi sınıfı oluştu.
· Kapitalizm, emperyalizm, sosyalizm, komünizm gibi akımlar
ortaya çıktı.
· Avrupa devletleri buluşlara ve teknik ilerlemeye önem
vermeye başladı.
· Sömürgeci devletler yeni sömürgeler elde etmek için
silahlanma yarışına girdiler. (I.Dünya
Savaşı)
· Japonya sanayi inkılâbını gerçekleştiren ilk Asya devleti
olmuştur.
· Köyden kente göç başladı. Sanayi şehirleri oluştu.
· Osmanlı ticareti yön değiştirdi. Eskiden doğudan alınan
mallar şimdi Avrupa'dan alınamaya
başlandı.
· Bankacılık, kâğıt para ve çeklerin kullanılması ticareti
olumlu etkiledi.
· Buharlı makinelerin (Tren, Gemi) ulaşımı kolaylaştırdı.
Mesafeler kısaldı. Böylece dünya
toplumları
arasında etkileşim arttı.
SANAYİ İNKILÂBININ OSMANLI DEVLETİ'NE ETKİSİ
· Sanayi İnkılâbı, Osmanlı ekonomisi için tam anlamıyla
yıkıcı olmuştur.
· Çünkü Osmanlı ülkesinde sanayi inkılâbı
gerçekleşememiştir.
BUNUN SEBEPLERİ
· Sanayi inkılâbı için gereken bilgi birikimi, bilimsel
icatları yapacak kültürel gelişme
olmamıştır.
(Avrupa'daki Aydınlanma Osmanlı ülkesinde yok.)
· Sanayi inkılâbını gerçekleştirmek için gereken sermaye
birikimi yok. (Hatırlayalım; Lonca
teşkilatının
böyle de bir işlevi vardı.)
· Osmanlı ülkesindeki küçük üretici, sanayi inkılâbına kadar
kapitülasyonların etkisine rağmen
ayakta
kalmayı başarmıştır. Çünkü üretim koşulları her yerde aynıdır.
· Ancak Avrupalılar, Sanayi inkılâbı ile üretimde
makineleşmeye geçerek zamandan ve iş
gücünden
tasarruf etmeyi başarmışlardır. Böylece malların fiyatları düşmüştür. Düşük
maliyetli
mallar,
kapitülasyonlar sayesinde düşük gümrük vergisi ile Osmanlı ülkesine
girdiklerinde, ülkedeki
küçük
üreticinin rekabet şansı kalmamıştır.
· Ürettiği ürünü satamayan küçük esnaf dükkânını kapatmak
zorunda kalmıştır. Bu da Osmanlı
ülkesinin
üretim yapamayan, sadece ham madde satan ve mamul mal alan bir ülke haline
gelmesine;
Yani tam anlamıyla Avrupalıların AÇIK PAZARI haline gelmesine neden olmuştur.
KONU 3: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNİN KURULUŞU
· Coğrafi Keşifleri gerçekleştiren devletler, yeni kıtanın
nimetlerinden de ilk yararlananlar
olmuştur.
İspanya ve Portekiz, Güney Amerika'yı sömürgeleri haline getirirken; İngiltere
ve
Fransa,
Kuzey Amerika'yı sömürgeleştirmiştir.
· Coğrafi keşifler sonucunda Avrupa kıtasından pek çok insan
yeni umutlarla Amerika kıtasına
göç
ederek yerleşmiştir.
· Bunlardan İngiltere'ye bağlı olan on üç İngiliz kolonisi
de Kuzey Amerika’da bulunmaktaydı.
AMERİKAN BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
· 1756-1763 yılları arsında Yedi Yıl savaşları
İngiltere
maliyesinin bozulmasına neden olmuştur.
· İngiltere mali durumunu iyileştirmek
için
Amerika'daki kolonilere yeni vergiler koymuştur.
· Koloniler, bu vergileri kabul etmediği gibi İngiliz
mallarını
da boykot etmişlerdir. (Boston Çay Partisi)
· İngiltere'nin sert tepkisi ile karşılaşan koloniler
1774'te
Filedefilya'da (I. Filedelfiya Kongresi) toplanarak savaşa karar vermişler.
· Fransa, İspanya ve Hollanda'dan yardım alan koloniler
İngilizleri yenmişlerdir.
DİKKAT: Ünlü
"Özgürlük Anıtı" Fransa tarafından ABD'ye hediye edilmiştir. Hatta
daha da ilginç olanı
bu
heykelin Osmanlı Devleti tarafından MISIR’A dikilmek için yaptırılmış
olmasıdır. Heykel, Mısır'a
dikilmeyince
Fransa'nın eline geçer.
· Amerika'daki İngiliz kolonileri 4 Temmuz 1776 da ki 2.
Filedefiya
kongresinde bağımsızlıklarını
açıklamışlardır.
(George Washington önderliğinde)
· Ayrıca, İnsan Hakları Bildirisi’ni ilan ettiler.
· İngilizler sonunda barış istemek zorunda kalmışlardır.
1783
yılında
yapılan Versay antlaşması ile savaşa son verilmiş ve
koloniler
bağımsız olmuştur.
AMERİKA'NIN KURULUŞUNUN SONUÇLARI
· Amerikan kolonileri 1787 yılında bir anayasa
hazırladılar.
Kolonilerin her biri iç işlerinde bağımsız
eyaletleri
oluşturdu. (Federatif Sistem)Böylece
Amerika
Birleşik Devletleri adında cumhuriyet rejimi
kurulmuş
oldu.
· Amerikan bağımsızlık mücadelesi, Dünyadaki
diğer
sömürgelere örnek olmuştur.
· Fransız ihtilalına esin kaynağı olmuşlardır.
· ABD, ilerleyen süreçte Avrupa devletlerine karşı bir denge
unsuru oluşturmuştur.
DİKKAT: ABD,
kurulur kurulmaz dünya siyasetine karışmaz. Öncelikle MONREO DOKTRİNi
doğrultusunda
YALNIZLIK siyasetini benimser. Avrupa meselelerine karışmamaya, Avrupa’nın da
Amerika
kıtasına karışmamasına özen gösterir. ABD'nin bu doktrini ilk kez terk etmesi
I. Dünya
Savaşına
girişi ile olur.
KONU 4: FRANSIZ İHTİLALİ
NEDENLERİ:
1. Sosyal ve Siyasal sebepler
· Fransa, ihtilal öncesi XVI. Lui tarafından katı bir
mutlakıyetle yönetiliyordu.
NOT: Mutlakıyet
yani Mutlak Monarşi, yönetimde tek kişinin ya da ailenin egemen olduğu yönetim
şeklidir.
· Kral, nüfusun çoğunluğunu oluşturan köylü ve burjuva
sınıfını hiçe sayıyor, soylu ve ruhban
sınıfına
ayrıcalıklar veriyordu.
· Ülke yönetiminde asillerin ve din adamlarının çıkarları ön
plana alınıyordu.
· Ekonomik gücü elinde tutan ticaretle uğraşan burjuva ve
üretimi
sağlayan
köylü sınıflarının yönetimde hiçbir hakları yoktu. Buna rağmen burjuva ve köylü
sınıfından
olanlar
vergi ve savaş için asker vermek zorundaydı.
YORUM: Fransız
ihtilalının en önemli sebebinin devletin tüm yükünü üstlenen ancak toplumda alt
tabaka
olarak görülen Burjuva sınıfının siyasal haklar elde etmek istemesi ve
beraberinde geçim
sıkıntısı
yaşayan halkı sürüklemesidir. Diyebiliriz.
2. Ekonomik sebepler
· Fransa’nın Yedi Yıl Savaşları’ndan yenilgiyle çıkması,
· Daha sonra Amerikan bağımsızlık mücadelesini desteklemesi
ülke ekonomisini sarsmıştı.
· Kral ve yöneticilerin lüks ve israf içinde yaşarlarken
fakir halk ağır vergiler altında eziliyordu.
NOT: Bu
konudaki en güzel örnek Fransız Kraliçesi Mari Antuanet'in halk sarayın
kapılarına
dayandığında
"Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözüdür.
3. Dünya'da demokrasi ile ilgili gelişmeler
· Fransa'nın yanı başındaki İngiltere'de çok uzun süreden
beri Demokratik ve Anayasal bir
yönetim
anlayışı vardı.
DİKKAT: Magna
Carta (Büyük Şart 1215) Dünya'da anayasacılığın ve demokratikleşmenin
başlangıcı
kabul
edilir.
· ABD bağımsızlık mücadelesi ve orada demokrasiye dayalı
yeni bir yönetimin kuruluşu.
4. Aydınlanmacı düşünürlerin etkisi
· Aydınlanmacı düşünürlerin özgürlük, demokrasi ve eşitlik
ile ilgili görüşleri Fransızları
etkilemişti.
· Düşünürlerin devlet tarafından hapis cezalarına çarptırılmaları
veya idam edilmeleri, halkın
yöneticilerine
olan kin ve nefretini artırıyordu.
· Tüm bu eşitsizlik ve halkın artan bilinci ihtilalın
sebeplerini oluşturur.
İHTİLALİN GELİŞİMİ:
· Ekonomik sıkıntılardan dolayı Fransa Kralı yeni
vergiler
almaya karar verir.
· Bunun için soylular, rahipler ve halk
temsilcilerinden
oluşan Etejenaro Meclisi'ni toplar.
· Ancak mecliste çoğunluğu Burjuvalar ve halk
oluştursa
da, Mecliste soyluların ve din adamlarının
istediği
olur.
DİKKAT: İşin
tuhafı vergiler artırılsın diye oy kullanan soylular ve din adamları vergiden
muaftır.
· Meclisteki bu çarpıklık olayların başlamasına neden olur.
· Olayların daha fazla büyümesini istemeyen kral, meclisi
kapatma kararı alır.
· Meclis, Kralın kapatma kararına karşı kendini "kurucu
meclis" ilan etti.
· 14 Temmuz 1789’da Bastil Hapishanesi ele geçirildi, tüm
tutuklular
serbest bırakıldı.
· Kurucu Meclis Soyluların ve rahiplerin haklarına son
vererek
"İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesi"ni
yayınlamıştır.
NOT: Yeni
anayasa ile kralın yetkileri sınırlandı ve meşrutiyet
sistemine
geçildi. Kral XVI. Lui, bu gelişmeleri kabul etmediği
için
idam edildi (1792). Fransız İhtilali, 1804 yılına kadar sürdü.
Bu
tarihte Napolyon Bonapart, imparator seçildi. Fransa’da Birinci imparatorluk Devri
başladı
SONUÇLARI:
· Hürriyet,
· Adalet
· Milliyetçilik
· İnsan Hakları
· Demokrasi
· Eşitlik
DİKKAT: Bu
ilkeleri "HAMİDE" diye kodlayabiliriz.
· Milliyetçilik fikrinden imparatorluklar olumsuz etkilendi.
DİKKAT: İmparatorluk,
bünyesinde birden fazla topluluğu barındıran çok uluslu, çok dilli, çok dinli
siyasi
yapı demektir.
· Mutlak Monarşiler zayıflayarak demokratik yönetimler
kurulmaya başladı.
· Fransa'da mutlak krallıklar yıkıldı ve halkın egemenliğine
dayalı bir yönetime geçildi.
· Ulus devletleri kurulmaya başladı.
· Sınıf farklılıkları ortadan kalktı.
· Yeniçağ sona erdi yakınçağ başladı.
FRANSIZ İHTİLALİNİN OSMANLI DEVLETİNE ETKİSİ
İhtilalın
Osmanlı devletine iki yönlü etkisi olmuştur. Tabi ki olumsuz etkisi çok daha
ağır basmaktadır.
Olumsuz etkisi:
· Osmanlı Devleti çok uluslu bir imparatorluktu.
· Bu ihtilaldan yayılan milliyetçilik fikri Osmanlı'da
yaşayan farklı ırkların isyan etmelerine
neden
oldu.
· Bu da Osmanlı Devletinin parçalanmasına neden oldu. (Bu
yüzden 19. Yüzyıl Osmanlı
Devleti'nin
DAĞILMA DÖNEMİ’DİR.)
Olumlu etkisi:
· Fransız ihtilalından yayılan eşitlik, hürriyet, demokrasi
ve insan hakları gibi fikirler ve
azınlıkların
isyan etmeleri Osmanlı tarihinin en köklü ıslahatlarının yapılmasını sağladı.
Bunlar:
· Tanzimat Fermanı
· Islahat Fermanı
· 1. ve 2. Meşrutiyet
KONU 5: İHTİLAL SAVAŞLARI (İHTİLAL SONRASI AVRUPA)
· Fransız ihtilal’ı olduğunda Avrupa'da çok uluslu ve mutlak
monarşi ile yönetilen devletler
vardı.
İhtilalın kendileri için tehlikesini anlayan bu devletlerle, Fransa arasında
İhtilal
Savaşları
başladı.
Bu devletler;
· İngiltere
· Avusturya
· Prusya,
· Sicilya,
· Piyomente,
· Rusya’dır.
· 1792-1815 tarihleri arasında Napolyon,
yenilediği ordusu ve “her millete bir devlet” sloganı
ile
koalisyon güçlerine karşı önemli başarılar kazanmıştır.
DİKKAT: Bu
savaşlar sırasında Napolyon en büyük rakibi olarak gördüğü İngiltere’yi yenmek
için
sömürgeleri
ile bağlantısını kesmeyi planlamış, bu amaçla Osmanlı toprağı olan Mısır’a
saldırmıştır.
Napolyon’un
donanması Ebukır önlerinde İngilizler tarafından yenilgiye uğratılmıştır.
Ayrıca Cezzar
Ahmet
Paşa komutasındaki Nizam-ı Cedid askerleri Akka kalesi önlerinde Napolyon’a ilk
yenilgisini
yaşatmıştır.
Mısır işgalinden bir sonuç alamayan Napolyon Fransa’ya dönmüştür.
YORUM: Napolyon'un
Rusya'yı işgal etmeye kalkması en
büyük
hatası olarak değerlendirilir. (Tıpkı HİTLER
gibi)
Moskova'yı ele geçirmeyi başarsa da Rusya'nın zorlu
koşulları
ordusunun yıpranmasına neden olmuştur. (TOLSTOY’
UN
SAVAŞ VE BARIŞ adlı eseri bu olayı anlatır.)
· Napolyon’un, Waterloo Savaşında yenilmesi ile savaş bitmiş
ve Avrupalı Devletler, İhtilal ve
Napolyon
sonrası Avrupa’nın durumunu belirlemek için Viyana Kongresi’ni toplamışlardır.
VİYANA KONGRESİ (1815)
· İhtilal savaşları yüzünden bozulan Avrupa’nın
siyasal
durumunu düzeltmek ve Avrupa’nın gelecekte
alacağı
durumu belirtmek ve saptamak amacıyla tüm
Avrupa
Devletleri Viyana’da büyük bir kongre
topladılar.
· Dört devlet, yani İngiltere, Avusturya, Rusya ve
Prusya
kongrede etkili olmuşlardır.
· Kongreye, Avusturya Başbakanı Prens Meternich başkanlık
etti.
· Kongreye Meternich'in görüşleri damga vurdu. Meternich'e
göre "Fransız ihtilalı, tüm Avrupa
devletleri
için tehlikeydi. Çünkü bu devletlerin çoğu çok uluslu, hepsi monarşi ile
yönetilen
devletlerdi.
Bu yüzden ihtilalın fikirlerinin yayılmaması için hep birlikte hareket
edeceklerdi."
· Sonuç olarak, bu kongrede meternik sistemi olarak
bilinen esaslar kabul edildi.
Sisteme göre:
· Avrupa'nın herhangi bir yerinde Fransız İhtilalından
yayılan fikirler nedeniyle isyan çıkarsa bu
devletler
birlikte hareket edecekler. İsyan çıkan ülkeye yardım edeceklerdi.
· Viyana kongresinde Meternik sisteminin kabul edilmesiyle
Avrupa'da başlayan
döneme
Restorasyon Devri denir.
Ancak
· Bu kongrede Fransız İhtilalı’nın yaydığı hürriyet,
milliyet ve eşitlik prensipleri göz önünde
tutulmamış,
sırf siyasal emel ve istekler üzerine kararlar verilmiştir.
· Bundan dolayı Avrupalı Devletler Viyana Kongresi
kararlarını yürütebilmek için silaha
başvurmak
zorunda kalmışlardır.
· Meternik sistemi ve Restorasyon devri Yunan İsyanı’na (1827 Navarin baskını) kadar
sürmüştür.
Aldıkları kararları Osmanlı Devleti’nde Yunan ayaklanması çıkınca uygulamadılar
ve
Yunan isyanlarına destek verdiler. Böylece Meternich sistemi çöpe gitti ve
Restorasyon devri
bitti.
NOT: Viyana
Kongresine Osmanlı Devleti katılmamıştır. Çünkü böyle bir konferansta Balkan
sorununun
gündeme geleceğinden ve ödün vermek zorunda kalacağından çekiniyordu.
DİKKAT: Ayrıca "ŞARK MESELESİ" tabiri
ilk kez bu kongrede kullanılmıştır. ŞARK, kelime manası olarak
"doğu"
anlamına gelir. Avrupa'nın doğusu yani Osmanlı Devleti kastedilmiştir. Avrupalı
Devletler
"Hasta
adam" durumundaki Osmanlı Devleti'ni nasıl paylaşacaklarını
görüşmüşlerdir. Paylaşım
konusunda
yaşadıkları anlaşmazlık Osmanlı Devleti'nin belki bir yüzyıl daha ayakta
kalmasının temel
sebebi
olacaktır. ŞARK MESELESİ Avrupa'nın yaklaşık 150 yıl boyunca ana gündem maddesi
olacaktır.
NOT: Ayrıca
Tüm önlemelere rağmen ihtilalın yayılması engellenememiş, Avrupa’da 1830 ve
1848
ihtilalları
çıkmıştır.
KONU 6: 1830 İHTİLALLARI VE 1848 İHTİLALLARI
1830 İHTİLALLARI
DİKKAT: 1830
ihtilalları, MİLLİYETÇİ nitelikli ihtilallardır.
Sebepleri:
· Napolyon'dan sonra Fransa'da yine monarşik bir
yönetim
kuruldu.
· Kral olan X. Şarl’ın özgürlükleri kısıtlayacak bazı
önlemler
aldı.
· Özellikle de basın özgürlüğünü kısıtlaması
· Viyana Kongresi kararlarını uygulamaları çalışması
· Fransa'da başlayan 1830 İhtilalları daha sonra İngiltere,
Hollanda, Belçika ve Norveç'e
yansıdı.
Sonuçları:
· Fransa'da kısıtlanan haklar geri verildi.
· İngiltere'de yapılan seçimleri liberaller kazandı.
· Belçika, Hollanda'dan ayrılarak bağımsız oldu.
· İsveç ve Norveç ayrılarak bağımsız devletler haline
geldiler.
· Avrupa'da orta sınıf bazı haklar elde etmeye başladı.
· 1830 ihtilalları Avrupa'da milliyetçi ve liberal akımların
güçlenmesini sağlamıştır.
NOT: Liberal,
özgürlükçü, serbestlikten yana diyebiliriz.
1848 İHTİLALLARI
DİKKAT: 1848
İhtilalları, İşçi sınıfı kaynaklı SOSYALİST
nitelikli
ihtilallardır.
Sebepleri
· Sanayi İnkılâbı’ndan sonra ortaya çıkan işçi
sınıfının
haklarını savunmak üzere kurulan sendika ve sosyalist partilerin güçlenmesi
· Bazı Avrupa ülkelerinde milliyetçi hareketlerin güç
kazanması.
· Siyasi haklara sahip olamayan burjuva sınıfının, eşitlik
ve özgürlük isteyen işçi sınıfına destek
vermesi.
Sonuçları
· Fransa'da ölüm cezası kaldırıldı ve esir ticareti
yasaklandı.
· Avusturya'da toprak köleliği yasaklandı.
· Avrupa'da sosyalist akımlar ön plana çıkarken, işçi
hakları iyileşmeye başladı.
· Almanya ve İtalya'nın siyasi birliklerini sağlamalarına
zemin hazırladı.
· Avrupa ülkelerinde sosyal hukuk devleti anlayışı
güçlenmeye başladı.
· Fransa'da cumhuriyet ilan edildi ve sosyal demokrasi
anlayışı benimsenmeye başlanırken,
siyasi
haklar konusunda eşitlik kabullenildi.
KONU 7: ALMANYA VE İTALYA'DA SİYASİ BİRLİĞİN SAĞLANMASI
· 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa siyasi tarihi dönüm
noktalarını yaşadı.
· 1789’da gerçekleşen Fransız İhtilali ve 1815 Viyana
Kongresi.
· Ortaya çıkan milliyetçilik fikri ve bağımsızlık düşüncesi
sonucu; Sırbistan, Macaristan,
Yunanistan,
Belçika, Karadağ, Bulgaristan, Almanya ve İtalya gibi yeni devletler ortaya
çıktı.
DİKKAT: Almanya
ve İtalya 19. yüzyıl sonlarına doğru siyasi birliklerini tamamlamışlardır.
Avrupa
siyasetinde
etkili olmaları ve o zamana kadar kurulmuş dengeleri değiştirmeleri ise 20.
Yüzyıl
başlarında
olmuştur. Yani bu devletler 19. Yüzyılın belirleyicileri arasında yoktur.
İTALYAN BİRLİĞİNİN KURULMASI
· Viyana Kongresi İtalya’yı yedi hükümete ayırmıştı.
· Piyemonte bunlar içerisinde en kuvvetlisi idi.
· Hepsi de mutlakıyetle yönetilmekteydi.
· Ülkenin bir kısmı Avusturya'nın işgali altındaydı.
· Hâlbuki Fransız İhtilaliyle birlikte İtalya’da milliyet ve
hürriyet
fikirleri yayılmağa başlamıştı.
· İtalyan aydınları ülkede birliği kurmak ve yabancı
işgalinden
kurtulmak istiyorlardı. Bu amaçla Karbonari adlı
gizli
cemiyetin etrafında birleşerek çalışmalara başladılar.
Fakat
başarılı olamadılar.
· İtalya birliğinin kurulması her şeyden evvel
Avusturya'nın
ülkeden çıkarılmasına bağlıydı.
· Ancak, İtalyan şehir devletleri bunu yalnız başına
gerçekleştirecek
güçte değildiler. Bunun için bir dış devletin
yardımına
ihtiyaç vardı.
· Piyemonte, Kırım Savaşı'na iştirak ederek Fransa'nın
desteğini sağlamayı başardı.
· 1859 yılında yapılan savaşta Avusturyalılar mağlûp edildi.
Bu zafer İtalya siyasi birliğine giden
yolu
açtı.
· İtalyan birliği 1870'de gerçekleşti. Roma yeni kurulan İtalya’nın başkenti ilan edildi.
DİKKAT: İtalya,
siyasi birliğini kurduktan sonra sömürgecilik hareketlerine başladı. Kısa
zamanda
Avrupa
politikasında söz sahibi devletlerden birisi oldu.
ALMAN BİRLİĞİNİN KURULMASI
· Alman Birliği'nin kurulması Danimarka, Avusturya ve Fransa
ile
yapılan
savaşlar sonunda gerçekleşmiştir.
· Fransa'nın Sedan muharebesinde kesin bir mağlubiyete
uğratılması
sonucunda Alman Birliği, Prusya önderliğinde kuruldu
(1871).
NOT: Bu
savaş sonunda Fransa, zengin kömür yataklarına
sahip
Alsas-Loren bölgesini Almanya'ya
kaptırdı. Bu, Fransa'nın I.
Dünya
Savaşında Almanya'nın karşısında yer almasının
sebeplerinden
biridir.
· Prusya Kralı l. Vilhelm, Alman imparatoru oldu.
· Ancak Almanya'yı güçlü bir İmparatorluk haline getiren
kişi
BİSMARK’ TIR.
Almanya'nın ilk başbakanı (Demir Şansölye)
DİKKAT: Alman
Birliği'nin kurulması uluslararası politika açısından önemli sonuçlar doğurdu.
Şöyle ki;
· Viyana Kongresi'nden sonra kurulmuş olan Avrupa güç
dengesi değişti.
· Fransa ve Avusturya etkinliklerini büyük ölçüde
kaybettiler.
· Almanya Avrupa'nın kuvvetli devletlerinden biri oldu.
· Sömürgecilik hareketlerine başladı.
· Avrupa'da Bloklaşma başladı.
· Bu bloklaşma, Avrupa Devletlerini I.Dünya savaşına
sürüklediler.
5. ÜNİTE: 19. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ
(DAĞILMA DÖNEMİ)
KONU 1: 19. YÜZYILDA OSMANLI DEVLET'İNİN GENEL DURUMU
· 19. Yüzyılda sadece Osmanlı Devleti için değil, tüm dünya
için en belirleyici olay FRANSIZ
İHTİLAL’İ
ve bu ihtilaldan yayılan başta milliyetçilik olmak üzere Demokrasi, Hürriyet,
Eşitlik,
Adalet
gibi fikirlerdir.
· Osmanlı devleti daha önceki dönemlerde toprak
kaybetmiştir. Ancak şimdi yaşanan
süreç
DAĞILMA’dır. Çok dilli, çok dinli ve farkı etnik kökenden (IRK) gelen insanları
bünyesinde
toplayan bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti, Milliyetçilik fikrinin etkisi
ile
çözülme
içerisine girmiştir.
· Bu yüzyılın en önemli özelliği Fransız ihtilalından
yayılan
milliyetçilik fikrinin etkisi ile Osmanlıda
yaşayan
Balkan uluslarının (Kendilerine
AZINLIK
diyecekler) bağımsız olmak amacıyla
sürekli
isyan etmeleridir. (Milliyetçilik kökenli
isyanlar)
· Osmanlı devlet adamları bu isyanları önlemek
için
bir yandan Milliyetçilik fikrine alternatif
yeni
fikirler bulmuş, (Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık v.b.) diğer yandan bu
fikirlerin etkisi
ile
tarihinin en köklü ıslahatlarını yapmıştır. (Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı,
Meşrutiyet
v.b.)
· Osmanlı Devleti, bu yüzyılda artık iyice güçten düşmüştür.
Kendi topraklarını kendi gücüyle
koruyamadığı
için DENGE POLİTİKASI temel politika haline gelmiştir.
· Ekonomik açıdan da durum son derece kötüdür. Sanayi
İnkılâbının etkileri, kapitülasyonlarla
birleşerek
Osmanlı ekonomisini yok etmiştir. Öte yandan, devletin içinde bulunduğu
ekonomik
durum, siyasi ve daha fazla ekonomik tavizi beraberinde getirmiştir. Bu
tavizler de
ekonominin
daha da bozulmasına neden olmuştur.
19. YÜZYILDA OLUŞAN DENGE:
· 19. yüzyılın en güçlü devleti İngiltere’dir.
Ve dünya siyasetine yön vermektedir. (Sanayi
İnkılâbını
ilk gerçekleştirmiş ve üzerinde güneş batmayan sömürge imparatorluğunu
kurmuştur.)
İngiltere’nin temel politikası ise sömürgelerine giden yol (AKDENİZ)
üzerinde
güçlü
bir devlet istemez.
· Bu yüzyılda İngiltere’nin en büyük rakibi Rusya’dır.
Rusya’nın Temel politikası ise Sıcak
denizlere
(AKDENİZ) inmektir.
Bunun için Karadeniz ve Boğazları ele geçirmek ister.
SONUÇ olarak
· Yüzyılın genelinde, Rusya Osmanlı Devleti’ni yıkmaya çalışır.
İngiltere ise Bizim toprak
bütünlüğümüzü koruyan bir politika izler.
NOT: Tabi ki
istisnai durumlar vardır. Örneğin Mısır meselesinde Rusya Osmanlı Devleti'nin
yanında
yer
almıştır.
Rusya
· Osmanlı Devleti’ni yıkmak için sürekli saldırmıştır. Bu
yüzyılda en çok savaştığımız devlettir.
· Ortodoks haklarını koruma bahanesini kullanmıştır.
· Ancak yürüttüğü en tehlikeli faaliyet Panslavizm (Slav Milliyetçiliği) politikasıdır. Böylece
Balkan
uluslarının isyanlarında büyük rol oynamıştır.
Avusturya;
· Kanuni devrinden beri süren mücadele artık bitmiştir.
· Çünkü Avusturya'da tıpkı Osmanlı Devleti gibi çok uluslu
bir devlet olduğu için Fransız
ihtilalından
etkilenmiş eski gücünü kaybetmiştir.
NOT: 18.
Yüzyılda birlikte hareket ettikleri Rusya, artık Avusturya'nın da en büyük
düşmanıdır. Çünkü
Rusya'nın
yürüttüğü Panslavizm politikası, çok uluslu bir devlet olan Avusturya'ya da
büyük zarar
vermiştir.
Fransa;
· İngiltere kadar olmasa da sanayileşmiş ve sömürgeler elde
etmiştir.
· Politikası ve çıkarları benzer. Bu yüzden genelde
İngiltere ile ortak hareket eder.
DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE AVRUPA DEVLETLERİNİN OSMANLI POLİTİKALARI
ŞARK MESELESİ
· İlk kez Viyana Kongresinde kullanılmıştır.
· Ayrıntılı bilgi için bakınız: Fransız İhtilalinden
sonra
Avrupa (İhtilal Savaşları)
Bu bağlamda
· 19.yy başlarında Osmanlı Devletinin
güçsüzlüğünden
yararlanmak isteyen Avrupa
devletleri
Osmanlı egemenliğinde yaşayan
Hıristiyanların
durumlarını iyileştirmesini
bahane
ederek Osmanlı'nın iç işlerine karıştılar.
· 19.yy ikinci yarısından itibaren Osmanlı
Devletinin
Avrupa topraklarından çıkarılması ve
buraların
paylaşımı ile İstanbul'u alarak yeniden
Bizans
İmparatorluğunun canlandırılması
şekline
dönüştü.
· Bu süreçte Rusya'nın kışkırtması ile
Balkanlardaki
Hıristiyan azınlıkların isyanlarının
başlamasına
neden olmuştur.
· 20.yy da ise Avrupa devletleri artık Osmanlı
topraklarından pay alma yarışına girdiler.
“HASTA ADAM” İFADESİ NEREDEN GELİYOR?
· Hasta Adam tabiri, Rus Çarı 1. Nikola'nın İngiliz elçisi
Sir
Hamilton
Seymour'a söylemesiyle ortaya çıkmıştır.
· Rus Çarı İngiliz Büyükelçisine hitaben : "Bakınız
sayın
büyükelçi
ortada hasta bir adam var. Her an öldü ölecek. O
ölmeden
önce biz topraklarını paylaşmalıyız. Biz aramızda
anlaşamadan
ölürse korkarım büyük bir savaş çıkar." der.
· İngiliz büyükelçi ise, o dönemde İngiltere, Osmanlı
Devleti'nin
yıkılmasını
ve Rusya'nın daha fazla güçlenmesini istemediği
için
"Sayın Çar. Neden biz Bu hastamı öldürmek yerine
iyileştirmeyelim?"
diye sorar.
KONU 2: II. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI
A. SENED-İ İTTİFAK (1808)
DİKKAT: Sened-i
İttifak'ı anlamak için nasıl ortaya
çıktığını
anlamamız gerekir.
Sened-i İttifak'ı ortaya çıkaran olaylar
· III. Selim devri (Nizam-ı Cedid), Kabakçı
Mustafa
isyanı ile sona ermiştir.
· İstanbul'da ortaya çıkan bu isyanı haber alan
ve
Nizam-ı Cedid yanlısı Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa, kendi kuvvetleriyle
harekete
geçmiştir.
İstanbul'a gelerek isyanı bastırır. Bu arada isyancılar III. Selim'i
öldürmüştür.
· Bu yüzden yenilik taraftarı olarak bildiği II. Mahmut'u tahta
çıkarır.
· II. Mahmut kendisini tahta çıkaran Rusçuk ayanı Alemdar
Mustafa Paşayı sadrazam yapar.
· Anadolu ve Rumeli'deki ayanların hayli güçlendiğini ve
başına buyruk hareket ettiğini
düşünen
II. Mahmut bu duruma son vermek ister.
· Alemdarın aracılığı ile ayanlar ile görüşülür. Ve Sened-i
ittifak imzalanır. (1808)
AYAN: 18
yüzyıldan itibaren İltizam ve Malikâne sistemleri ile Osmanlı Taşrasında
giderek güçlenmiş
ve
devlet otoritesine rakip hale gelmiş yerel güçler.
DİKKAT: Ayrıntılı
bilgi için bakınız : 18.
Yüzyıl Osmanlı taşra teşkilatındaki değişiklikler
Senedi İttifak’a göre:
· Ayanlar, devletin eyaletlerden asker toplamasına yardım
edecek.
· Ayanlar bulundukları yerlerde devletin vergi toplamasına
yardım edecek.
· Ayanlar da devlet memurları gibi anlaşmaya uyacaklar.
Uymayanlara karşı birlikte hareket
edilecek.
· Padişah ağır vergiler koymayacak, eşit ve adaletli vergi
alacak.
· İstanbul’daki yeniçeri ve diğer ocaklarda isyan çıktığında
ayanlar emir beklemeksizin
İstanbul’a
gelerek isyanı önleyecekler.
BÖYLECE:
· Bu belge ile ilk kez padişahın mutlak otoritesi
sınırlandırılmış,
· Ayanların hakları ve varlığı tanınmıştır.
NOT: Sened-i
ittifakın imzalanmasında rol oynayan Alemdar Mustafa Paşa kısa bir süre sonra
Eşkinci
Ocağına
tepki gösteren yeniçerilerin isyanı sonucu öldürüldü. Ayanların gittikçe
güçlenmesinden
rahatsız
olan II. Mahmut ayanları ortadan kaldırarak, sarsılmış ve sınırlandırılmış
durumdaki merkezi
otoriteyi
tekrar güçlendirmeye çalıştı.
DİKKAT 1: Osmanlı
padişahı ilk kez kendi gücünün yanında başka gücün varlığını kabul etmiştir.
DİKKAT 2: Bu
belge İngiltere'deki Magna Carta’ya benzetildiği için anayasanın başlangıcı
olduğu iddia
edilse
de kesinlikle değildir.
DİKKAT 3: Bu
dönemdeki Tanzimat fermanı, Islahat fermanı gibi önemli yeniliklerden ayrılan
özelliği;
Senedi
İttifak’ta hiçbir
· Batılılaşma çabası
· Fransız İhtilali etkisi,
· Azınlık isyanı etkisi YOKTUR.
B. II. MAHMUT DÖNEMİNDE YAPILAN DİĞER ISLAHATLAR
DİKKAT 1:
· II. Mahmut, Osmanlı tarihinin belki de en büyük
ıslahatçısıdır.
· Neredeyse her alanda çok büyük ıslahatlar yapıyor Osmanlı
Devleti'ni tam anlamıyla bir
dönüşüm
içerisine sokuyor.
· O Kadar fazla ve köklü ıslahat yapmıştır ki. Osmanlı
tebaası ona "GÂVUR PADİŞAH" demiştir.
DİKKAT 2: II.
Mahmut'un yapılan tüm ıslahatların iki genel amacı vardır:
1. Sarsılmış
durumdaki MERKEZİ OTORİTEYİ yeniden tesis etmek
2. Her
şeyi işlerliğini kaybetmiş ve çağın gerisinde kalmış Devlet teşkilatını yeniden
düzenleyerek,
işler hale getirmek.
1. YÖNETİM ALANINDA YAPILAN ISLAHATLAR
· Divanı Hümayun kaldırıldı. Yerine, Avrupalı devletlerde
olduğu gibi KABİNE SİSTEMİ yani
NAZIRLIKLAR
kuruldu.
· Buna göre;
ESKİDEN II. MAHMUT DÖNEMİNDE BUGÜN
Divan-ı
Hümayun Heyet-i Vükela Bakanlar Kurulu (Hükümet)
Sadrazam
Başvekil Başkan
Sadaret
Kethüdası Dâhiliye Nazırı İç işleri bakanı
Reisülküttap
Hariciye Nazırı Dış işleri bakanı
Defterdar
Maliye Nazırı Maliye bakanı
Kazasker
Adliye Nazırı Adalet bakanı
Devlet
daireleri kuruldu. Dairelere kendi resmini astırdı.
NOT: Eskiden
görevlinin evi, aynı zamanda o görevi yerine getirdiği yerdi. Örneğin, Kadı'nın
konağı
mahkeme
salonuydu.
· Polis teşkilatı kuruldu.
· Posta teşkilatı kuruldu.
· Devlet memurları iç ve dış diye ikiye ayrıldı.
NOT: Dâhiliye
(İç işleri) memuru BÜROKRAT, Hariciye (Dış
işleri)memuru
DİPLOMAT
· Memurlara pantolon, ceket ve fes giyme zorunluluğu
getirildi.
· Memurlara maaş bağlandı.
NOT: Eskiden
Kalemiye sınıfı yaptıkları iş üzerinden harç alıyorlardı. Bu
da
Rüşvet gibi sıkıntılara neden oluyordu.
· Köy ve mahallelerde muhtarlıklar oluşturuldu.
· Askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapıldı. (Yani sadece erkek
nüfus sayılmıştır.)
· Yurt dışına çıkışlarda pasaport uygulaması başladı.
· İstanbul'a giriş çıkışlarda vize uygulaması başladı.
· Takvim-i Vakayi adlı ilk resmi gazete yayımlandı.
· Müsadere usulüne son verildi.
NOT: Böylece
devlet memurlarının özel mülkiyet hakları güvence altına alınmıştır.
NOT: Yolsuzluk
yapan devlet memurunun mallarına el koyma demektir. Tüm memurların mallarına el
koyma şekline dönüş içindir.
2. ASKERİ ALANDA YAPILAN ISLAHATLAR
· Eşkinci Ocağı Kuruldu. (Nizam-ı Cedid benzeri) Yine bir
yeniçeri isyanı sonucu Kaldırıldı.
· Sekban-ı cedit ocağını kuruldu. Yeniçeriler yine
ayaklandı. Talim terbiye istemezlermiş onun
için
bu ocak da kapatıldı. Halk bu ayaklanmalardan bıktı.
· Vakayı Hayriye ile Yeniçeri Ocağı kaldırıldı.
· Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla
yeni bir
ordu
kuruldu.
DİKKAT: İçeride
bu kadar olumlu gelişmeler yaşanırken,
Yeniçeri
Ocağının kaldırıldığı, yerine yeni ordunun
kurulduğu
dönemlerde Osmanlı devleti dışarıda oldukça
sıkıntılı
bir süreç yaşamıştır. Özellikle Yunan İsyanı ve Mısır
meselesi
sırasında.
3. EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN ISLAHATLAR
· 19.yy başlarında Osmanlı'nın eğitim sistemi çağın
ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmişti.
· II. Mahmut açtığı okullar ve yaptığı ıslahatlarla bu
durumu düzeltmek istedi.
· Medrese eğitiminin yanında yeni anlayışla eğitim yapan
okulların açılmasına öncelik verdi.
· İstanbul da kız ve erkek çocuklarına ilköğretim zoruna
hâle getirildi.
· İşlevini kaybeden Enderun'un yerine devlet adamlarını
yetiştirmek amacıyla Mektep-i Maarif-i
Adliye
açıldı.
· Tercüme odaları kuruldu.
· İlk defa yurt dışına öğrenci gönderildi.
· Mektebi tıbbiye (Tıp Fakültesi) açıldı
· Mektebi Harbiye (Harp Okulu) açıldı.
· Mızıkayı hümayun (Bando ve Mızıka Okulu) açıldı.
· Mektep-i Ulum-u Edebiye ve Rüştiye adlı orta dereceli
okullar açıldı.
4. EKONOMİ ALANINDA YAPILAN ISLAHATLAR
· II. Mahmut ekonomi alanında bir takım yeni uygulamalar
başlattı.
· Ticaret nezareti kurularak tarım ve ticaret işleri düzene
sokuldu.
· Ayrıca açılan imalathane ve fabrikalarla ülke sanayisini
canlandırmak istedi.
· Yerli malı teşvik edildi.
· Feshane kuruldu.
· Bakırköy de bez fabrikası açıldı.
· Osmanlı tüccarlarının Avrupalı tüccarlar ile rekabet
edebilmesi için gümrük vergilerine
kolaylık
sağladı.
KONU 3: MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ VE İSYANLAR (II. MAHMUT
DÖNEMİ SİYASİ OLAYLAR)
Osmanlı Devletinde azınlıkların ayaklanmamalarının nedenleri:
· 1789 Fransız ihtilali ve bu ihtilalden doğan,
Milliyetçilik akımı.
· Avrupa devletleri ve Rusya'nın kışkırtmaları. (Panslavizm)
· Avrupa devletlerinde sömürgeciliğin gelişimi.
· Balkanlarda, Rusya ve Avusturya ile sürekli yapılan
savaşlar ve istikrarsızlık.
SIRP İSYANI
· Osmanlı Devleti'nde, Fransız ihtilalından etkilenerek,
Milliyetçilik
fikrinin etkisi ile isyan eden ilk azınlık Sırplardır.
· Ancak Sırp isyanı başarıya ulaşmaz. Çünkü Avrupalı
devletler
Meternik
sistemi gereği Sırp isyanına destek olmamışlardır.
· Meternik sistemi için ayrıca bakınız: İhtilal Savaşları (İhtilal
Sonrası
Avrupa)
Sırpların Osmanlı Devleti'nden ayrılma süreci
· Bükreş antlaşmasıyla bazı ayrıcalıklar elde etti.
DİKKAT 1: Böylece
milliyetçilik hareketleri sonucu imtiyaz elde eden
ilk
toplum Sırplar oldu.
DİKKAT 2: Bu
diğer Balkan uluslarının cesaretlenmesine ve isyan etmelerine neden oldu.
· Edirne antlaşması ile özerklik kazandılar.(Yarı
bağımsızlık)
· Berlin antlaşması ile bağımsız oldular.
YUNAN İSYANI
· Milliyetçilik fikrinin etkisi ile isyan eden ikinci
azınlık Yunanlılardır.
· İlk isyan eden Sırplar olmasına rağmen ilk bağımsız olan
Yunanlılardır.
Bunun sebebi;
· Meternik sistemi sebebi ile Sırpları desteklemeyen
Avrupalıların bu sisteme aykırı olarak
Yunan
isyanını desteklemeleridir.
· 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı sonrası imzalanan 1829 Edirne
antlaşması Yunanlılar bağımsız
olmuşlardır.
Peki, Avrupa Meternik sistemine rağmen neden Yunan isyanını
destekledi?
· Çünkü Avrupalılar, Rönesans ile birlikte eski Yunan
medeniyetine hayranlık duymaktadır.
Dolayısıyla
Yunanlılara sempati ile bakmaktadır.
SÜREÇ:
· Yunanlılar ilk olarak Eflak-Boğdan'da
Sırp
isyanını fırsat bilerek ayaklandılar.
Ancak
burada hem Rum nüfus fazla
olmadığı
için, Hem Avrupa'dan yardım
alamadıkları
için başarılı olamadılar.
· İkinci kez Mora'da (Tepedelenli Ali
Paşa'nın
isyanını fırsat bilerek) isyan
etmişler,
burada yaşayan Türkleri katletmişlerdir.
· Yunan isyanını kendi çabaları ile bastırmayan II. Mahmut,
Mısır valisi Mehmet Ali Paşadan
yardım
istedi.
· Girit ve Mora valiliklerinin de kendisine verilmesi
karşılığında Mehmet Ali Paşa yardım isteğini
kabul
etti.
· Oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır donanması Mora'ya
gelerek isyanı bastırdı.
· Fakat Yunan sorunu bitmedi.
· İngiltere, Fransa, Rusya istediklerini zorla kabul
ettirebilmek için Osmanlı Devletine savaş açtı.
· 1827'de Navarin'deki Osmanlı donanmasını yaktılar.
· Osmanlı Devleti bu devletlerden zararın
karşılanmasını
istedi fakat karşılanmadı.
· Osmanlı Devleti yeniçeri ocağını kaldırmış yerine yeni
bir
ordu kurmuştur. Donanması da Navarin'de
yakılmıştır.
Bundan yararlanan Rusya’nın Saldırısı
sonucu
ağır bir yenilgi alındı. Ve şartları çok ağır
olan
1829 Edirne antlaşması imzalandı.
Edirne antlaşmasına göre:
· Yunanistan bağımsız oldu.
· Prut Nehri Osmanlı Rusya arasında sınır olacak ve
· Rus ticaret gemileri boğazdan rahatlık ile geçebilecek.
· Eflak, Boğdan ve Sırbistan özerk hâle getirilecek.
· Osmanlı Devleti Rusya'ya savaş tazminatı ödeyecek.
DİKKAT:
· Yunanistan Osmanlı Devletinden bağımsızlık kazanan ilk
azınlıktır. Bu durum Osmanlı
egemenliğindeki
diğer azınlıklara örnek oldu.
· Eflak, Boğdan ve Sırbistan'a tanınan özerklik Osmanlı
Devletinin Balkanlardaki egemenliğinin
kaybolmasına
yol açtı.
· Bu şartların yer aldığı Edirne antlaşması Küçük Kaynarca
antlaşmasından sonra imzalanan en
ağır
antlaşmadır.
NOT: Navarin
baskını, Donanmamızın denizlerde uğradığı üçüncü büyük felakettir.
Donanma baskınları:
Osmanlı
donanması tarihte 4 kez yakılmıştır.
· İnebahtı Baskını- Haçlılar (1571)
· Çeşme Baskını- Rusya (1770)
· Navarin Baskını-Rusya, İngiltere ve Fransa (1827)
· Sinop Baskını (1854) Kırım Savaşı /Rusya
AZINLIKLARIN OSMANLI DEVLETİNDEN AYRILMALARI
Azınlıklar Bağımsızlık Aşamaları
1)
Sırbistan'da Islahat Yapma---> Bükreş Antlaşması (1812)
2)
Sırbistan Özerkliği---> Edirne Antlaşması (1829)
3)
Yunanistan'ın Bağımsızlığı---> Edirne Antlaşması (1839)
4)
Sırbistan'ın Bağımsızlığı---> Berlin Antlaşması (1878)
5)
Karadağ'ın Bağımsızlığı---> Berlin Antlaşması (1878)
6)
Bulgaristan'ın Bağımsızlığı---> 2. Meşrutiyet ve 31 Mart olayı
7)
Romanya'nın Bağımsızlığı---> Berlin Antlaşması (1878)
DİKKAT: Azınlıkların
Osmanlı Devletinden ayrılış yolları neredeyse her zaman aynı olmuştur. İsyan
etmişler,
Dışarıdan yardım görmüşler,
Sonrasında;
· Önce, hangi azınlık isyan etmişse, onların yaşadığı yerde
ıslahat yapma sözü vermişiz. (AÇILIM
YAPMIŞIZ)
· Gene isyan etmişler. Aynı süreç yaşanmış özerklik
vermişiz. (YARI BAĞIMISIZLIK)
· Gene isyan etmişler. En sonunda BAĞIMSIZLIKLARINI kabul
etmek zorunda kalmışız.
KONU 4: MISIR MESELESİ (II. MAHMUT DÖNEMİ SİYASİ OLAYLAR)
DİKKAT: Mısır
sorununu anlayabilmek için
önce
KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA hakkında
bilgi
sahibi
olmamız gerekiyor.
KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA KİMDİR?
Yunanistan'da
yaşayan Türklerdendir. Fransa'nın Mısır'ı
işgali
sırasında bölgeye gönderilen gönüllü birliklere
katılmıştır.
Okuma-yazması olmadığı halde önce bu
birliklerin
komutanlığını, ardından da Mısır Valiliğini
elde
etmiştir.
Son derece zeki bir yönetici olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa;
· Öncelikle Fransızların yardımıyla modern bir ordu kurdu.
· Eğitime önem vererek Mısır'ın her yanında okullar açtı.
· Osmanlı Devletinden önce Avrupa'ya öğrenci gönderdi.
· Ordunun silah ve mühimmat ihtiyacı için fabrikalar kurdu.
· Mısır'da tarım reformu gerçekleştirdi.
· Tüm bu hamlelerle Mısır'da güçlü bir konuma geldi.
MISIR MESELESİNİN DOĞUŞU (KAVALALI'NIN
İLK İSYANI)
· Osmanlı Devleti Yunan isyanını bastırma
karşılığında
Mısır valisi Mehmet Ali
Paşa'ya
Mora ve Girit valiliğini vaat etmişti.
· Ancak Yunanistan bağımsız olunca Mora
kaybedildi.
· Bunun üzerine Kavalalı, Girit ve Suriye valiliği istedi.
· İsteği kabul edilmeyince oğlu İbrahim Paşa'yı Suriye'ye
yolladı.
· Önce Adana da sonrada Kütahya da Osmanlı ordularını yenen
İbrahim Paşa İstanbul'u ele
geçirme
planları yapamaya başladı.
· Zor durumda kalan Osmanlı Devleti İngiltere ve Fransa'dan
yardım istedi.
· Ancak Avrupalı devletlerden yardım alamayınca "Denize düşen yılana sarılır” diyerek
Rusya'dan
yardım istedi.
DİKKAT: Mısır
meselesi tarihimize "Denize düşen, yılana sarılır." olarak geçmiştir.
NOT: İngiltere
olayı iç sorun olarak değerlendirdiği için, Fransa ise Kavalalı’yı desteklediği
için yardım
etmemiştir.
· Yardım isteğini kabul eden Rusya donanmasını İstanbul’a
gönderince
· Telaşa kapılan Avrupa devletleri, Mehmet Ali Paşa’yı
zorlayarak Kütahya Antlaşması’na razı
ettiler.
NOT: Bu
durum Osmanlı Devleti'nin kendi valisine karşı bile topraklarını koruyamayacak
kadar güçsüz
olduğunu
kanıtlamıştır.
NOT: Osmanlı
kendi iç sorununu dış sorun haline getirmiştir.
KÜTAHYA ANTLAŞMASI (1833)
· Mehmet Ali Paşa'ya Mısır valiliği yanında Girit
ve
Suriye valiliği verilmiştir.
· Oğlu İbrahim Paşa'ya Adana ve Cidde
valiliği
verildi.
HÜNKÂR İSKELESİ ANTLAŞMASI (1833)
· Antlaşmaya rağmen hem Kavalalı'ya hem de
Avrupa
devletlerine güvenmeyen II. Mahmut, Rusya ile Bir dostluk Antlaşması olan
Hünkâr
İskelesi
antlaşmasını imzaladı.
Maddeleri:
· Osmanlı saldırıya uğrarsa Rusya masrafları karşılamak
koşuluyla yardım edecek ve asker
gönderecek.
· Rusya saldırıya uğrarsa Osmanlı boğazları kapatacak.
· Antlaşma 8 yıl geçerli olacak.
ÖNEMLİ 1: Rusya'nın
boğazlara inmesi özellikle İngiltere'yi rahatsız etmiş, Boğazlar sorunu ortaya
çıkmıştır.
ÖNEMLİ 2: Osmanlı
Devleti'nin, kendi egemenlik haklarını kullanarak boğazlar ile ilgili
imzaladığı son
antlaşmadır.
KAVALALI'NIN İKİNCİ KEZ İSYANI
· Kütahya antlaşması tarafları memnun etmemiştir.
· Mehmet Ali Paşa Bağımsız olmak isterken, II. Mahmut,
Kavalalı'nın ulaştığı güçten rahatsızdı.
· Mehmet Ali Paşa 1838'de vergisini yollamadı
ve
bağımsızlığını ilan etti.
· Bunun üzerine yapılan Nizip
savaşını
Osmanlı
kaybetti.
· Ancak bu sefer Rusya'nın boğazlara inmesini
istemeyen
Avrupa devletleri olaya müdahale
ettiler.
· Kavalalı'yı yenerek 1840 Londra
antlaşmasını
kabul ettirdiler.
LONDRA ANTLAŞMASI (1840)
Antlaşmaya göre:
· Mısır, Osmanlı'da kalacak fakat Mısır valiliği Kavalalı
Mehmet Ali Paşa'nın, ondan sonra da,
onun
soyundan gelenlerin olacak.
NOT: Böylece
Mısır'da HİDİVLER devri başlamış oldu.
· Suriye, Adana ve Girit Osmanlı yönetiminde kalacak.
NOT: Böylece;
Mısır sorunu çözümlenmiş, Mısır özerk bir eyalet haline gelmiştir.
LONDRA BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ (1841)
· Mısır sorunun çözümünde Avrupa devletlerinin verdiği
destek ayrıca Hünkâr İskelesi
antlaşmasının
süresinin dolması boğazlar konulu bir konferansın toplanmasını sağladı.
Konferansın
sonunda 1841 Londra Boğazlar sözleşmesi imzalandı.
Sözleşmeye göre:
· Boğazlar Osmanlı'da kalacak.
· Boğazlar barış zamanları tüm devletlerin savaş gemilerine
kapalı, ticaret gemilerine açık
olacak.
ÖNEMLİ 1: Böylece
boğazlar ilk defa uluslararası statü kazandı.
ÖNEMLİ 2: Osmanlı'nın
boğazlar ile ilgili tek başına karar verememiştir. Bu yüzden, bu
anlaşma
Osmanlı egemenlik haklarını zedelediğini gösterir.
BÖYLECE;
· Rusya'nın sıcak denizlere inmesi engellenmiş,
· İngiltere ve Fransa kârlı çıkarken Rusya Hünkâr
İskelesinde elde ettiği hakları kaybetmiş.
· Bu, Kırım savaşına sebep olmuştur.
BALTA LİMANI TİCARET SÖZLEŞMESİ (1838)
· Mısır meselesinde İngiltere'nin desteğini almak için
İngiltere'ye verilmiş ticari ayrıcalıklardır.
· Bu antlaşma iç gümrük duvarlarını yıkarak tüm Osmanlı
ülkesini pazar haline
dönüştürmüştür.
· Osmanlı ekonomisinin çöküşünü hazırlamıştır.
KONU 5: TANZİMAT FERMANI 1839 (GÜLHANE HATT-I HÜMAYANU)
· Ferman, Gülhane parkında halka
duyurulmuştur.
Bu yüzden ismi Gülhane Hatt-ı
Hümayunu'dur.
· Ayrıca bu ferman bir "Hatt-ı
Hümayun"
yani saray yazısıdır. Yani bizzat
padişahın
iradesi ile ortaya çıkmıştır.
· "Tanzim" düzene sokma, düzeltme,
düzenleme
demektir. Bir zarar karşılığı ödenen
para
anlamına gelen "tazminat" kelimesi ile
karıştırmamak
gerekir.
· Ferman, Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından
hazırlanmıştır.
· Padişah Abdülmecit döneminde ilan edilmiştir.
· Fermanın ortaya çıkmasını sağlayan temel fikir: Osmanlıcılık fikridir.
AMAÇ:
· Osmanlı’da yaşayan herkesi eşitleştirmek.
· Böylece gayrimüslimlerin devlete karşı isyan etmesini
engellemek.
Maddeleri:
· Osmanlı'da yaşan herkesin can, mal, ırz ve namus
güvencesi
devlet garantisinde olacak.
· Mahkemeler herkese açık olacak ve hiç kimse
yargılanmadan
cezalandırılmayacak.
· Herkesten gelirine göre ve düzenli vergi alınacak
· Askerlik vatan görevi haline gelecek ve
Osmanlı
vatandaşı olan gayrimüslimler askere gidecek.
· Herkes mal, mülk sahibi olacak bu malları istediği gibi
satıp miras bırakabilecek.
NOT: Kişilerin
özel mülkiyet hakkı devlet güvencesi altına alınmıştır.
· Müsadere usulü kalkacak.
· Padişah ve devlet adamları bu fermana uyacak.
TANZİMAT FERMANI’NIN ÖNEMİ
· Tarihimizde Anayasacılığın başlangıcıdır. (kişi temel hak
ve hürriyetleri ilk kez kanun
garantisine
alındığı için)
· Padişah ilk kez hukuk üstünlüğü kabul eder.
· Askerlik vatan görevi haline geldi.
· Gayrimüslimlerin askere gitmesi kararlaştırıldı.
· Devlet, tebaa anlayışından vatandaş anlayışına geçmeye
çalışmaktadır.
ÖNEMLİ: Tanzimat
Fermanı, 1840 Londra konferansından önce ilan edilmiştir.
Bunun sebebi:
· Mısır meselesinde Avrupalıların desteğini almak.
· Avrupa devletlerinin azınlık haklarını bahane ederek iç
işlerimize karışmalarını engellemek.
· Ancak böyle olmadığı gibi daha fazla karışmalarına neden
olmuştur.
KONU 6: OSMANLI'DA FİKİR AKIMLARI (DAĞILMAYI ÖNLEMEK İÇİN
ORTAYA ATILAN FİKİR AKIMLARI)
· OSMANLICILIK
· İSLAMCILIK (ÜMMETÇİLİK)
· TÜRKÇÜLÜK (MİLLİYETÇİLİK)
· BATICILIK
· TURANCILIK
· ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK
DİKKAT: Öncelikle şunu bilmeliyiz:
· Fransız ihtilalinden yayılan ve Osmanlı Devleti'nin
DAĞILMA / ÇÖZÜLME süreci yaşamasına
neden
olan fikir MİLLİYETİÇİLİK'tir.
· Osmanlı yöneticileri başlangıçta bu fikre karşı fikirler
üreterek devletin yıkılmasını önlemeye
çalışmışlardır.
· Osmanlı Devleti'nin üç kıtada toprağı varken, farklı etnik
kökenden gelen, farklı dilleri
konuşan,
farklı dinlere inanan toplulukları birarada tutmak için ilk başvurulan fikir
OSMANLICILIK
olmuştur. Ancak 19. yüzyılın başından itibaren Osmanlıcılık uygulansa da
azınlık
isyanları engellenememiştir.
· En son 93 harbi ile balkan topraklarının büyük kısmı
kaybedilince bu sefer elde kalan
topraklar
Anadolu ve Arap coğrafyası olmuştur. Burada yaşayan insanların ortak noktası
ise
Müslüman
olmalarıdır. Sultan II. Abdülhamit döneminde İSLAMCILIK fikri uygulanmıştır.
· İslamcılık fikrinin de milliyetçilik fikri karşısında
etkili olmadığını anlayan İttihat ve
Terakki
yöneticileri ise Balkan savaşlarından sonra milliyetçilik fikrini yani
TÜRKÇÜLÜK fikrini
devlet
politikası haline getirmişlerdir.
· Türkçülük fikri belki Osmanlı Devleti’nin yıkılışını
engelleyememiştir. Ancak onun yerine
kurulan
Türkiye Cumhuriyeti bu esaslar üzerinde inşa edilmiştir.
1. OSMANLICILIK:
· Sultan II. Mahmut dönemi
· Tanzimat Fermanı
· Islahat Fermanı
· 1. Meşrutiyet ve 2. Meşrutiyet
2. İSLAMCILIK:
· Sultan II. Abdülhamit Dönemi
3. TÜRKÇÜLÜK:
· Meşrutiyet Dönemi -> ittihat ve Terakki
ORTAYA ÇIKIŞ SEBEPLERİ
Osmanlıcılık:
· Osmanlı Devletinde yaşayan farklı milletlerin bir arada
yaşamalarını sağlamak.
· Bu konudaki en güzel örnek Sultan II. Mahmut'un bir
sözüdür: " Ben Tebaamdan Hıristiyan’ı
kilisede, Yahudi’yi havrada, Müslüman’ı camide faklı görmek
isterim. Oradan çıktıklarında
herkes birdir ve herkes Osmanlıdır."
İslamcılık:
· Balkanlardaki Panslavizm politikasını etkisiz hâle
getirmek için Müslümanların devlet birliğini
sağlamak
ve içerideki siyasi rakiplerinin halk içindeki gücünü kırmak.
Türkçülük:
· İttihat ve Terakki iktidarı döneminde Osmanlı sınırları
içinde yaşayan Türkleri dil ve kültür
birliği
etrafında birleştirip yönetime destek sağlamak.
Batıcılık:
· Batının her alanda Osmanlı'nın önüne geçmesi.
· Osmanlı Devletinin bir tek kurtuluş yolunun bu yüzyılın
ihtiyaçlarına uygun medeni bir millet
ve
toplum halini alması gerektiğini düşüncesinin ortaya çıkması.
AMAÇLARI
Osmanlıcılık:
· Osmanlı devletini oluşturan bütün milletlerin adalet,
eşitlik, hürriyet içerisinde bir arada
tutup
Osmanlılık duygusu ile "Osmanlı toplumunu" oluşturmaktır.
İslamcılık:
· Millet olmanın en önemli özelliği dindir. Dini birlik
devleti ayakta tutabilir düşüncesiyle
Müslüman
toplulukların devletten ayrılmalarını önlemek.
Türkçülük:
· Türkleri milli bir duygu ile birleştirerek Osmanlı bayrağı
altında kuvvetli bir unsur olarak
yeniden
dünya devletleri arasına sokmak.
Batıcılık:
· Türk toplumuna batıda gelişen düşünce, yönetim biçimi,
yaşam tarzını getirerek ülkenin
gelişmesini
ve kalkınmasını sağlamak.
TEMEL DÜŞÜNCESİ
Osmanlıcılık:
· Osmanlıcılık düşüncesi geçmişteki gibi uygulandığında
tekrar başarılı olabilir.
İslamcılık:
· Devletin kurtuluşu, halifelik makamının bütünleştirici
gücü ile gerçekleştirilebilir.
Türkçülük:
· Dili, dini, soyu ve idealleri bir olan topluma dayanan
devlet kalıcı olabilir.
· “Dilde Türkçülük” parolasıyla hareket ederek Türk
tarihini, uygarlığını geliştirip dünyaya
duyurmak.
Batıcılık:
· Askeri ve idari alanda Avrupa'nın seviyesine ancak
Avrupalıların izlediği yol ile ulaşılabilir.
TEMSİLCİLERİ
Osmanlıcılık:
· Ziya Paşa,
· Mithat Paşa,
· Namık Kemal
İslamcılık:
· Mehmet Akif,
· Said Halim Paşa,
· Ahmet Hamdi Akseki
Türkçülük:
· Ziya Gökalp,
· Yusuf Akçura,
· Ömer Seyfettin,
· Mehmet Emin Yurdakul
Batıcılık:
· Tevfik Fikret,
· Celal Nuri
GEÇERLİLİĞİ
Osmanlıcılık:
· Milliyetçilik akımının etkisi ile Balkan milletleri isyan
ederek Osmanlı'dan ayrılmasıyla
geçerliliğini
kaybetmiştir. ( 93 Harbi )
İslamcılık:
· Dünya savaşı sırasında halifenin cihat çağrısına rağmen
Müslüman Arapların İngilizler ile
birlikte
hareket etmedi ile geçerliliğini yitirmiştir.
Türkçülük:
· Bilim ve teknikte batının örnek alınması, kültürel yapının
korunması düşüncesiyle yeni Türk
devletinin
kurulmasında Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu milliyetçilik ilkesinin
oluşmasında
etkili olmuştur.
Batıcılık:
· Batı'nın sadece bilim ve tekniğinin alınması gerektiği
fikri Türkiye Cumhuriyeti'nin temel
taşlarından
biri olmuştur.
TURANCILIK:
· Türkçülük fikrinin daha ütopik şeklidir. Amacı tüm dünya
Türklerini içine alan bir "Turan
Devleti"
kurmaktır.
· Ziya Gökalp’ın dediği gibi " Vatan, ne Türkiye'dir
Türklere, ne Türkistan. Vatan, büyük ve
müebbet
bir ülkedir. Turan"
· Bu fikirden hareketle I. Dünya savaşı sırasında
"Kafkas Cephesi" açılmıştır.
ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK:
· Prens Sabahattin tarafından ortaya atılmış bir fikirdir.
· Hiç bir zaman devlet politikası olarak uygulanmamıştır.
· Prens Sabahattin: Azınlık
isyanlarını önlemenin yolunun onlara daha fazla özgürlük
vermekten
geçtiğini, bunun içinde yerel yönetimlerin yarı bağımsız hale getirilmesi
gerektiğini
savunur.
(Bir çeşit Federe devleti savunur.)
KONU 7: KIRIM SAVAŞI VE 1856 PARİS ANTLAŞMASI
KIRIM SAVAŞI (1853-1856)
Nedenleri:
· Rusya'nın "hasta adam" olarak gördüğü
Osmanlı'yı
İngiltere ile paylaşma teklifini reddetmesi
üzerine
bunu tek başına yapmak istemesi.
NOT: Hasta
Adam tabiri için bakınız: Şark
Meselesi ve
Hasta
Adam İfadesi
· Rusya'nın Londra boğazlar sözleşmesi ile
kaybettiği
hakları geri kazanmak istemesi
· Kutsal yerler sorunu: Bildiğiniz
gibi Kudüs ve
çevresi
Hıristiyanlar içinde kutsaldı. Osmanlı Devleti
buradaki
kutsal yerlerin temsilciliği hakkını Katolik Fransa'ya vermişti. Rusya ise tüm
Ortodoksların
hamisi olarak, buraların temsilciliğinin kendisine verilmesini istiyordu.
· Bunu bahane ederek İstanbul'a gelen Rus elçisi Prens
Mençikof, adeta savaş çıkarmak için
küstah
bir şekilde Rus Çarının isteklerini sıralamıştır. Böylece KIRIM savaşının
fitili
ateşlenmiştir.
SAVAŞ:
· Rusya'nın Eflak ve Boğdan işgali ile Kırım Savaşı başladı.
· İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı'ya destek için boğazlara
geldiler.
· Rusya, 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesinin
çiğnendiğini
iddia ederek Sinop'ta Osmanlı
donanmasını yaktı.
NOT: SİNOP
BASKINI, Osmanlı devletinin denizlerde
uğradığı
4. felaket.
· Bu durum üzerine İngiltere, Fransa, Piyemonte
Osmanlı'nın
yanında savaşa girerek Kırım'a
asker
çıkardı.
· Ayrıca Avusturya, Balkanlar üzerinden Rusya'ya saldırıya
geçti.
· Rusya'nın barış istemesi üzerine PARİS ANTLAŞMASI İMZALANDI.
PARİS ANTLAŞMASI (1856)
Maddeleri:
· Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak ve Avrupa
devletleri hukukundan yararlanacak.
· Osmanlı devleti toprak bütünlüğü Avrupa devletleri
garantisi altında olacak.
YORUM 1: Osmanlı
ilk kez Avrupa devleti sayılmış.
YORUM 2: Osmanlı
Devleti kendi topraklarını koruyamayacak kadar güçsüz.
· Karadeniz tarafsız bir deniz olacak. Osmanlı'da Rusya'da
Karadeniz'de donanma
bulundurmayacak.
YORUM 1: Rusya'nın
sıcak denizlere inme hayali bir kez daha suya düştü.
YORUM 2: Yenmemize
rağmen yenik devlet muamelesi gördük.
· Boğazlar Londra sözleşmesine göre yönetilecek.
· Eflak ve Boğdan'a özerklik verilecek.
AYRICA
DİKKAT 1: Osmanlı
Devleti bu savaş sırasında ilk kez İngiltere'den dış borç aldı.
DİKKAT 2: Kırım
savaşı denge politikasının temel politika haline geldiği olaydır.
DİKKAT 3: Osmanlı
Devleti Paris Konferansından hemen önce Islahat Fermanı'nı ilan ederek,
Avrupalıların
konferansta azınlık haklarını gündeme getirmesini, dolayısıyla iç işlerimize
karışmalarını
engellemek
istemiştir. Ancak buna engel olamadığı gibi, Islahat Fermanı, Paris
Antlaşmasının metnine
eklenerek
fermanda vaat edilen hakların gözetimi Avrupalı devletlere verilmiş oldu. Yani
daha fazla iç
işlerimize
karışabilecekleri bir fırsata dönüştürdüler.
KONU 8: ISLAHAT FERMANI 1856
İç Sebepler
1- Tanzimat fermanı ile başlayan
yenileşme
hareketlerinin
devamı getirmek.
2- Devletin dağılmasını
engellemek.
ÖNEMLİ: Fermanın
yayınlanmasında etkili olan
fikir
OSMANLICILIK fikridir.
Fermanın Amacı; Osmanlı’da
yaşayan Müslüman
ve
gayrimüslim tebaayı eşit hale getirmektir.
Ancak
ferman amacını aşmıştır. Gayrimüslimleri,
Müslüman
tebaanın önüne geçiren bazı
ayrıcalıklar
vermiştir.
DİKKAT: Bu
yüzden Islahat fermanı, Müslüman tebaa arasında "BUNDAN SONRA GÂVURA, GÂVUR
DEMEYECEKMİŞİZ." şeklinde
yorumlanmıştır.
DİKKAT: Tanzimat
fermanı gibi Islahat fermanı da Sultan Abdülmecit döneminde ilan edilmiştir.
Dış Sebepler
1- Paris Konferansı'nda Osmanlı
Devleti üzerindeki baskıları azaltmak, konferanstan olumlu sonuçlar
almak.
2- Balkanlardaki isyanların sona
erdirmek.
3- Avrupalı devletlerin,
özellikle Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışarak azınlıkları
kışkırtmasını
engellemek.
ISLAHAT FERMANI İLE GETİRİLEN DÜZENLEMELER
· Müslüman olmayan halka din ve vicdan özgürlüğü sağlanacaktır.
· Okul, kilise, hastane gibi binaların tamiri ve yeniden
inşaası sağlanacaktır.
· Hıristiyan ve Yahudi azınlığı küçük düşürücü sözler
yasaklanmıştır.
· Hıristiyan azınlıklara devlet memurluklarına ve çeşitli
okullara girme imkânı verilmiştir.
· Mahkemelerin açık yapılması, herkesin kendi dinine göre
yemin etmesi, hapishanelerin ıslahı
ve
kanunların azınlıkların diline çevrilmesi kararlaştırılmıştır.
· Vergiler herkesin gelirine göre alınacak, cizye vergisi
ile iltizam usulü kaldırılacaktır.
· Azınlıklara bedelli askerlik getirildi.
· Hıristiyanlar da il genel meclisine üye olabilecekler
· Yabancılara da vergilerini vermek şartıyla mal, mülk
sahibi olma imkânı verilmiştir.
· Gayrimüslimlere kendi banka, şirket, okullarını açma
imkânı verilmiştir.
BÖYLECE;
1. Gayrimüslimler, Müslümanlarla
eşit vatandaşlar haline getirildi.
2. Osmanlıcılık düşüncesi
doğrultusunda Gayrimüslimlerin devlete olan bağlılıkları artırılmaya çalışıldı.
Sonuç olarak;
1. Gayrimüslimler, Tanzimat ve
ıslahat fermanı ile tanınan haklan yeterli bulmadılar. Onlar,
Müslümanlarla
eşit olmayı değil, bağımsız olmayı istiyorlardı.
2. Müslüman halk Islahat fermanı
ile gayrimüslimlere daha fazla hak tanınmasından rahatsızlık duydu.
3. Osmanlı Devleti, Islahat
fermanı ile Avrupalı devletlerin iç işlerimize karışmalarını engelleyemedi.
KONU 9: I. MEŞRUTİYET'İN İLANI 1876
MEŞRUTİYET NEDİR?
· "Meşrutiyet" kelimesi "Meşruti
Monarşi"
ifadesinin
kısaltılmış halidir.
· Meşruti Monarşi, "şartlı monarşi" demektir.
· Şartı ise, bir yanda Monark, yani egemenlik
hakkını
elinde tutan Kral (bizde Padişah)
bulunurken;
diğer yanda Halkında yönetimde
söz
sahibi olması demektir.
I. MEŞRUTİYET'İN İLANINI SAĞLAYAN GELİŞMELER
1. BALKAN BUNALIMI
· Rusya, tarihi emellerine ulaşabilmek amacıyla Balkan
uluslarını Osmanlı İmparatorluğu’na
karşı
kışkırttı.
· 1876’da Bulgarlar, arkasından Karadağlılar ve Sırplar
ayaklandılar.
· Azınlıkların aynı anda isyanı Osmanlı Devleti’ni zor
durumda bıraktı.
· Osmanlı tarihinde bu gelişmelere “Balkan Bunalımı”
denilmiştir.
· Avrupalı Devletler, Balkanların durumunu görüşmek için
İstanbul’da bir konferans toplamaya
karar
verdiler.
2. GENÇ OSMANLILAR VE SULTAN ABDÜLAZİZ'İN TAHTTAN İNDİRİLMESİ
· Genç Osmanlılar (JÖN TÜRKLER / YENİ
OSMANLILAR),
yeni nesil Osmanlı aydınıdırlar.
· Genç Osmanlılar, Tanzimat devrinden itibaren
açılmış
batılı tarzda eğitim veren okullarda veya
Avrupa’da
eğitim görerek yetişmişlerdir.
· Önde gelen isimleri arasında, Mithat Paşa, Namık
Kemal,
Ziya Paşa ve Şinasi yer almaktadır.
· Bu aydınlar Batı Kültürünü, Fransız İhtilalından
yayılan
fikirleri, batılı devlet yapılarını tanımaktadırlar.
· Genç Osmanlıların, devletin dağılmasını
engellemek
için buldukları ilk çare MEŞRUTİYET olmuştur.
· Felsefeleri şudur: "Azınlıklar
neden isyan ediyorlar? Kendi kaderlerini kendileri belirlemek
istedikleri
için. O zaman onlara bu hakkı verirsek, yani ülkenin yönetiminde herkes söz
sahibi
olurlarsa
isyan etmekten vazgeçerler. "
· Bu amaçla hareket etmişlerdir. Sultan Abdülaziz'e bunu
kabul ettiremeyince ona karşı
mücadeleye
girmişlerdir.
· Sultan Abdülaziz, Balkan bunalımı nedeniyle siyasi açıdan,
dış borçları ödemekte sıkıntı
yaşayınca
ekonomik açıdan zor duruma düşmüştür.
· DONANMA'nın desteğini alan JÖN TÜRKLER Sultan Abdülaziz'i
tahttan indirmişleridir.
· Önce tahta V. Murat çıkarılır. Ancak rahatsızlığı
nedeniyle tahttan indirilir.
· En sonunda Meşrutiyet'i ilan edeceğine söz veren Sultan
II. Abdülhamit tahta çıkmıştır.
· DEMEK Kİ I. MEŞRUTİYET JÖNTÜRKLERİN (GENÇ OSMANLILAR) çalışmaları
sonucu Sultan II. ABDÜLHAMİT tarafından ilan edilmiştir. (23 Aralık 1876)
3. İSTANBUL (TERSANE) KONFERANSI(1876):
· Konferansın toplandığı gün Osmanlı
Devleti
Meşrutiyeti ilan etmiştir.
· Avrupalı devletlere "konferansın
toplanmasına
gerek yok; Azınlık
haklarını
sizin korumanıza da gerek yok.
Çünkü
biz Meşruti yönetime geçtik. Yani
artık
Osmanlı topraklarında yaşayan
herkes
temsil edilecek, herkes kendi
hakkını
koruyabilir." demeye çalışmışız.:
I. MEŞRUTİYET'İN ÖNEMİ
· Meşrutiyetin ilanı ile Osmanlı Devleti'nin yönetim şekli
(rejimi) değişmiştir. Mutlak
monarşiden
meşruti monarşiye geçilmiştir.
· Tarihimizde ilk kez halk sınırlı da olsa Padişahın yanında
yönetime katılmıştır.
· Sadrazam Mithat Paşa başkanlığındaki bir heyet tarafından
tarihimizin ilk Anayasası olan
KANUN-İ
ESASİ hazırlanmıştır.
· Böylece tarihimizde ilk kez Anayasal düzene geçilmiştir.
Yani bundan sonra Padişah, devleti
istediği
gibi değil, Anayasanın kendisine çizdiği sınırlar içerisinde yönetecektir.
KANUN-İ ESASİ'YE GÖRE
Yasama
gücünün kullanımı iki meclise verilmiştir.
MECLİS-İ MEBUSAN: Üyeleri
halk tarafından, 4
yıllığına
seçilen mebuslardan (Milletvekili) oluşan
meclistir.
MECLİS-İ AYAN: Üyeleri,
Padişah tarafından, ömür
boyu
seçilen Ayanlardan (Bürokrat) oluşan
meclistir.
DİKKAT 1: Meclis-i
Ayan'ın üyelerini 17-18. yüzyıl Osmanlı taşrasında türemiş yerel güçlerle
karıştırmamak
gerekir.
DİKKAT 2: Düşünülen
sistem, İngiltere'deki yönetim gibidir. Orada da iki meclis vardır. Avam
kamarası
ve
Lordlar kamarası
Diğer yandan, Kanun-i Esasi'ye göre Padişah, hala üstün olan
taraftır. Şöyle ki;
· Padişahın, meclisi açma ve kapatma yetkisi vardır.
· Padişahın istediği kanunu Veto etme (reddetme) hakkı vardır.
· Padişahın istediği kişiyi sadece polis soruşturmasına
dayanarak sürgün etme yetkisi vardır.
DİKKAT: Bu
madde, Anayasal devlet yapısına aykırıdır.
· Hükümet yaptığı işlerden dolayı Meclise karşı değil,
Padişah'a karşı sorumludur.
SONRA NE OLDU?
· Sultan II. Abdülhamit, Meşrutiyet idaresine inanmıyordu.
· Ayrıca Mebusan Meclisinde, azınlık milletvekillerinin
birlikte hareket etmesi devlete zarar
veriyordu.
· Yeni başlayan 93 Harbi (1877-1878) Osmanlı-Rus savaşı
durumu daha da kritik hale
getiriyordu.
· Sonuç olarak, bu savaşı bahane eden II. Abdülhamit,
meclisi kapatarak, Anayasayı süresiz
olarak
askıya aldı. (13 Şubat 1878)
· Böylece, tarihimizin ilk Meşrutiyet denemesi yaklaşık bir
buçuk yıl sonra sona erdi.
KONU 10: 93 HARBİ (1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI)
DİKKAT: Balkan
bunalımı nedeniyle Avrupalı devletler, Balkanların durumunu görüşmek için
İstanbul'da
bir konferans toplamaya karar vermişlerdir. Bunlardan yukarıda bahsetmiştik.
İSTANBUL (TERSANE) KONFERANSI(1876):
· Bu konferansın toplandığı gün Osmanlı Devleti Meşrutiyet’i
İlan etmiştir. Böylece konferansın
toplanması
engellemeye çalışmıştır.
Buna rağmen toplanan konferans şu kararları almıştır:
· Sırbistan ve Karadağ'a bağımsızlık verilecek.
· Bulgaristan ve Bosna-Hersek'e özerklik verilecek.
SONUÇ:
· Alınan bu kararları Osmanlı Devleti kabul etmemiştir.
· Bunun üzerine 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 harbi)
başlamıştır.
1877-78 OSMANLI-RUS SAVAŞI (93 HARBİ)
· İki koldan harekete geçen Ruslar Osmanlı orduları
karşısında büyük başarılar kazandılar.
· Ruslar, Balkanlara saldırarak art arda galibiyetler aldı.
Stratejik açıdan önemli olan ŞIPKA
GEÇİDİ
düştü.
· Gazi Osman Paşa, çok uzun süre
Pelevne'yi
müdafaa ederek Rusları oyalamayı
başarsa
da sonunda teslim olmak zorunda
kaldı.
· Ruslar, Meriç nehrini geçti. Edirne’yi
alarak
İstanbul yakınlarındaki Silivri'yi alarak
Yeşilköy'e
kadar ilerlediler.
· Diğer yandan, Kafkaslar üzerinden harekete
geçen
Rus ordusu, Erzurum içlerinde (Aziziye
tabyaları)
Erzurum halkı tarafından ancak
durdurulabilmiştir.
NOT: Erzurum
halkının, şehri müdafaası ve NENE
HATUN'UN
kahramanlığını unutmamamız gerekir.
· İstanbul’un Rusların eline geçmesinden
çekinen
Osmanlı Devleti barış istedi.
· Barış görüşmeleri Ayastefanos’ta (Yeşilköy)
yapıldı
(Mart 1878).
AYASTEFANOS (YEŞİLKÖY) ANTLAŞMASI
MADDELERİ:
· Büyük ve bağımsız bir Bulgar Krallığı kurulacak.
YORUM: Böylece
Rusya, Bulgaristan üzerinden sıcak denizlere inebilecekti.
· Sırbistan, Karadağ, ve Romanya'ya tam bağımsızlık
verilecek.
· Bosna-Hersek'e özerklik verilecek.
· Kars, Ardahan, Batum (EVLİYE-İ SELASE) ve Doğu Beyazıt
Rusya'ya verilecek.
· Girit ve Ermenilerin oturduğu yerlerde ıslahatlar
yapılacak.
YORUM: Antlaşmaya
bu maddeyi koyduklarında, ayrılık talep eden, Islahat isteyen bir Ermeni
toplumu
yoktur. Ruslar bu şekilde Ermenileri bilinçlendirmeye ve yapay bir şekilde
Ermeni sorunu
yaratmaya
çalışmaktadır. Nitekim başarılı da olmuşlardır. ERMENİ SORUNU ilk kez böyle
ortaya
çıkmıştır.
· Osmanlı Devleti, Rusya'ya savaş tazminatı ödeyecek.
SONUÇ: (AYASTEFANOS ANTLAŞMASI NEDEN ÖLÜ DOĞMUŞTUR?)
· Rusya’nın çok güçlenmesi menfaatlerine ters düşen
İngiltere’yi harekete geçirdi.
· Avusturya, Balkanlara yayılmayı amaçladığından antlaşmaya
tepki gösterdi.
· Almanya da bu devletlere katılınca Ayastefanos Antlaşması
uygulanmamıştır.
· Rusya, yeni bir savaşı göze alamadığından Berlin’de bir
kongre toplanmasını kabul etti.
DİKKAT: Ayastefanos
Anlaşması, tarihimizde ölü doğmuş iki antlaşmadan birisidir. Diğeri ise Sevr
Antlaşmasıdır.
· Berlin Kongresi’ne Osmanlı
Devleti, Rusya, İngiltere, Avusturya, Fransa, İtalya ve Almanya
katıldı.
· Görüşmeler sonunda BERLİN
ANTLAŞMASI YAPILDI (1878).
BERLİN ANTLAŞMASI (1878)
1) Bulgaristan üçe ayrılacak,
asıl Bulgaristan
Osmanlı'ya
bağlı bir prenslik olacak. (Özerklik)
Doğu
Rumeli ve Makedonya Osmanlılarda
kalacak.
YORUM: Ayastefanos
Antlaşması ile Berlin
Antlaşması
arasındaki en büyük fark bu
maddede
olmuştur. Çünkü İngiltere, Büyük
Bulgar
Krallığının kurulmasını
engelleyerek;
Rusların Bulgaristan üzerinden
Sıcak
denizlere inmesini engellemiş oldu.
2) Kars, Ardahan, Batum Rusya'ya
verilecek, Doğubayazıt Osmanlılarda kalacak.
YORUM: Görüldüğü
gibi tek fark Doğubayazıt’ın Osmanlı Devletinde kalması
3) Bosna ve Hersek Osmanlı
toprağı sayılacak. Ancak yönetimi geçici olarak Avusturya’ya verilecek.
4) Ermenilerin yaşadığı yerlerde
ve Girit’te ıslahat yapılacak.
YORUM: Avrupalıların
bu maddeyi kabul etmeleri, Rusya'nın Ermeni sorunu çıkarma politikasına
destek
vermeleri anlamına gelir.
5) Osmanlı Devleti, Rusya’ya
savaş tazminatı verecek.
6) Sırbistan, Karadağ ve Romanya
tam bağımsız olacak.
DİKKAT 1: İngiltere’nin
bu antlaşmada Osmanlı topraklarının parçalanmasına izin vermesi 19. Yüzyıl
boyunca
uyguladığı Osmanlı topraklarını koruma politikasını terk etmesi anlamına gelir.
DİKKAT 2: Hatta
Berlin konferansından önce bir oldubitti ile KIBRIS’I işgal etmiştir. Osmanlı
Devleti ise
konferansta
İngiltere'nin desteğini kaybetme endişesiyle buna ses çıkaramamıştır.
DİKKAT 3: Balkan
topraklarının, dolayısıyla Gayrimüslimlerin yaşadığı bölgelerin büyük kısmının
kaybedilmesi üzerine Osmanlıcılık fikrinin işe yaramadığını anlayan II. Abdülhamit, İSLAMCILIK fikrini uygulamaya koymuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder